Bölümün Yeniçeri isyanına en kısa yoldan geçiş yapabilmek
için başlardaki hikaye gelişimini bu sefer pek iyi yapılandıramadan çabuk çabuk
ve kopuk kopuk geçmesinden payını sadece Safiye Sultan almadı. Sultan Osman’ın
Meleksima Sultan’dan olma ilk çocuğu Şehzade Ömer’in ölmesi de, Davut Paşa’nın Osman’ın
hacca gitme bahanesiyle Anadolu’da yepyeni bir ordu yaratmayı planladığı şeklinde
saray içindeki en gizli kalması gereken bilgileri kimden aldığını bilmediğimiz
bir şekilde her şeyden anında haberdar olarak 65. Orta’nın lideri Mansur Ağa’yı
ve diğer Yeniçerileri kolaylıkla örgütleyip kışkırtması da maalesef zayıf bir
şekilde yapılandırıldı.
Seni Dilruba şırfıntısııııı...Ahdım var, dizi bitmeden önce ağzının ortasına bir tane okkalı Osmanlı tokadı yapıştırıcam.Daha iki hafta önce en küçüklerine varana kadar Kösem’in
bütün çocuklarını öldürtmeyi, yüzünde zevkten dört köşe olmuş bir sırıtmayla kafasına
koymuş, dizinin başlarında da Mahfiruze Hatun’un ilk çocuğuna düşük yapmasını
sağlamış Halime Sultan’ın, kızı Dilruba Sultan’a küçük bir bebeği öldürtmeyi
düşünebildiği için öfkeyle hesap sorduğu fantastik bir sahneyi de gördük,
canına kastedilen çocuğun saldırıya uğradığına dair bir şey göremediğimiz için
ölümüne ve arkasından ağlayan annesiyle babasına da üzülemedik.
Ünlü ressam Rembrandt'ın "Konstantinopolis Yanarken" isimli tablosu Teşhir-i İhtişam sergisinde görülebilir.
Neyse ki isyan sahneleri çok geçmeden başladı ve bölüm de
asıl temposuna ve çarpıcılığına bu noktadan sonra ulaştı. Bu sezon dördüncü
defa sarayın kapılarına dayanıldı. Açıkçası ben payitahttaki isyan sahnelerinin
de, saray basıldıktan sonra saray içinde yaşanan çatışmaların da bu defa
oldukça iyi yansıtıldığını düşünüyorum. En son bir bütün olarak çok güzel bir bölüm olan 15. bölümde Safiye Sultan’ın
sarayı bastığı sahnelerde figürasyonlardaki çiğlik ve yapmacıklık
yine de çokça eleştirilmişti hatırlayacağınız üzere. Sırf bu iş için eğitim alınması durumu
bizim ülkemizde olmadığı ya da o sırada canlandırdıkları rolün ciddiyetine gerektiği gibi
giremedikleri için aksiyon sahnelerindeki figürasyonların inandırıcı olmaması
durumu Türk dizi / film sektörünün kanayan bir yarası olsa da birkaç ufak tefek detay haricinde 29. bölümde bu
durumun dezavantajlarının mümkün mertebe bertaraf edilerek olabilecek en güzel
şekilde gösterildiğine inanıyorum.
Kaçın, kaçın...TIMS Productions niyeti bozmuş. Bize yangın çıkarırmış gibi yapıcaz demişlerdi. Harbiden yakıp yıkıyorlar.
Sonuçta haftalık olarak çekilen bir dizi, 2
saatlik süresinin büyük bir çoğunluğu da sırf buna ayrılmışken bu şartlarda daha
iyisini pek de yapamazdı herhalde. 15. bölümdeki durumdan ders alınmış olması
ve bu sefer üstüne çok daha iyi çalışılmış büyük çaplı, gösterişli sahneler çekilmesi bile yeterince
keyif vericiydi. Bu seferki isyan hem gayet
heyecanlı, hem de gerilimli oldu çok şükür. İzlerken bazı sahnelerde hop oturup hop kalktık.
Hiç fena değilmiş bu tabak, gümüşü birinci kalite. Eve götüreyim ben bunu, sonra satarım.
Geçen hafta Şehzade Mehmet’in öldürülmesi sahnesinde zayıf
kalan performansıyla biraz üzen Taner Ölmez, işler kontrolden çıkıp gitgide
sarpa sardıkça ne yapacağını bilemez hale gelen genç padişah rolünde bu hafta
yine gayet başarılıydı. Oğlu Ömer’in ölümüne verdiği tepkilerde yine zayıf
kaldığını düşünsem de Osman karakterinin bu bölümle birlikte dört seneyi bulmuş
olan saltanatında, yaşının getirisi olarak hâlâ çiğ, hâlâ bir şekilde
deneyimsiz bir padişah olduğunu kabullendikten sonra şu hallerini izlemesi de
daha keyifli oluyor üstelik. Bakalım haftaya gerçekleşecek olan katledilme
sahnesinde nasıl bir performans sergileyecek kendisi.
İstanbul semaları tutuştu...Osman'ın felaketinin resmidir bunlar.
Tabii Genç Osman’ın öldürülmesinin ekrana nasıl
yansıtılacağı da büyük merak konusu. Bu olayla ilgili tarihte anlatılan hikayeler
gerçekten korkunç. Yedikule zindanlarına kapatıldıktan sonra askerler
tarafından tecavüze uğraması konusu muallakta olsa da işkenceden geçirilerek ve
testislerinin sıkılıp patlatılarak öldürüldüğü bilinen bir durum. Hatta bu işi
gerçekleştiren kişi olarak da dizide Davut Paşa’nın sağ kolu olarak gördüğümüz
Kilindir Ağa biliniyor. Kuyucu Murad Paşa karakteri hâlâ dizideyken ve Celali
İsyanları sırasında namını almasına sebep olan isyancıların kellelerini
kestirip kuyulara doldurma hikayelerini izlemeyi hevesle beklerken, yapılan on
yıllık zaman atlaması sonucunda yapım ekibinin ve kanalın başını RTÜK’le derde
sokmayacak şekilde kısa bir flashback sahnesinde bu hikayelerin bir sonucu olarak
gösterilmesini görmüştük bu durumun.
Güzeeeeelll güzeeeeellll...Tam istediğim kıvama geldiler. Padişah boğazlamak için harika ortam oldu ^^ Geçtiğimiz hafta da yağlı urganın Şehzade Mehmet’in
boynuna adam gibi dolandığını bile göremedik. Haliyle Genç Osman’ın
katledilmesindeki bu vahşi detayları da çok büyük ihtimalle tarihte anlatıldıkları şekilde
göremeyeceğiz. Ancak bir bölümlüğüne risk alınması, açık açık gösterilemeyecek
olsalar bile en azından durumun sertliğinin ne olduğunun hakkıyla verilebilmesi
en büyük temennimiz. Kösem özelinde dizinin en çarpıcı, en ibretlik sahnelerini
izletme şansı var ellerinde ne de olsa. Bakalım nasıl olacak.