İntikam konusunda da ağacı yaşken eğitmek gerekir!
Geçen hafta Asu’nun Emir’in kardeşi çıkmasının bende yarattığı hayal kırıklığından bahsetmiştim. Bu hafta o kanatta çok bir atak görmesek de Hakkı Bey’in de oyuna dahil olması ile bir parça ikna oldum diyebilirim. Fikrimde ısrarcıyım, Asu bu kadar geniş çaplı bir intikam planını kurabilecek kıvrak zekaya sahip değil. Hele de Kemal’e olan hislerini perdeleyerek intikam planını yürütme kapasitesi hiç yok. Bu nedenle esas oyun kurucunun Hakkı Bey olması ve burada Asu’yu onun yönetmesi bana daha inandırıcı geldi. Her ne kadar mevcut karakterler arasındaki bağların bu kadar karman çorman edilmesi yerine dış kulvardan gelen yeni birinin yeni yeni bağlar kurmasını tercih etsem de, Tufan’ın Asu’yu uyarma temalı konuşmasında geçmiş bölümlerdeki bazı kilit noktaları görerek kabullenmeye başladım durumu.

Asu’nun Kemal’e olan takıntısı nedeniyle, kendi intikam planını sekteye uğratması pahasına düşmanının işine yarayacak kozları ona sunacak olması, bizim tarafın elini zayıflatacak diye korkarken Tufan’ın Asu’ya olan hisleri de zamanla onun yardım ettiği kişinin değişmesine yol açacaktır bence. Çünkü Tufan’ın Asu’nun Kemal zaafına kızgınlığı sadece alınacak intikamın zarar görmesinden kaynaklanmıyor, daha derin daha can acıtıcı bir nokta var. Şimdi şöyle bir toparlarsak; Asu Kemal’i sevdiği için düşmanı Emir’e yardım edip ve Nihan’ın ondan ayrılmasını engelleyecek. Böylece Kemal de ona kalacak! Bu durumda, Kemal’in Asu’ya kalmasını istemeyip, o Nihan’la olursa Asu’nun da kendisine kalacağını düşünen Tufan da sadakatle bağlı olduğu taraftan gizli, Kemal ve Nihan’ın elini güçlendirecek bazı kozları onlara sunabilir. Ay hadi inşallah!


Bakış deyip geçmemek lazım.

Emir her seferinde olduğu gibi bu bölümde de beni oldukça güldürdü. Bilhassa da Emir dublajlı “Bir Ozan Sezin cinayeti” adlı kısa metraj film çok komikti. Kendisinin son derece zorba ve pislik bir adam olduğunu kendime devamlı yineliyorum, ancak buna rağmen Nihan’ın onun "karısı olmayı" kabul ettiği an gözbebeklerine yerleşen acı, bir an için benim yüreğimi sızlattı. Böyle olmasını hiç hayal etmezken, ötelenmeye hazırken, bu öfkeli kabullenişe sevinen bir Emir değil, aksine hiç sevilmemiş bir erkek çocuğunun gözleri vardı orada. Kaan Urgancıoğlu gerçekten muazzam bir oyuncu!

Emir ve Kemal’in termik santralin inşa edileceği alandaki madene inmelerini çok isterim aslında, yer üstünde bu kadar iyi kapışan iki düşmanın karanlık yeraltı maceralarını çok merak ediyorum. Madenler Kemal’in mekanları olsa da Emir de şeytanın ta kendisi olarak yeraltına alışkın bence. Hem de orada kendi canı pahasına düşmanını yok etmeyi düşünecek kadar gözü kara bir şeytan. Ayrıca yanılmıyorsam termik santral inşaatının durdurulması için açılan idari davanın lafı da epeydir geçmiyor. Bu vesileyle o konuları da şöyle bir anmış oluruz.

Umut, doğanın bize bahşettiği bir doğal kaynak değil, onun kaynağı içimizde. Tükendiğini zannettiğimiz anlarda bile yeniden yaratma gücüne sahibiz. Kemal, umutların tüketen Nihan’ın ellerini tutacak, “Benim için yaşa!” diyecek. Şimdi Nihan’ı da, yeni yeni umutları da yaşatma vakti.

*Attila İlhan, Ayrılık da sevdaya dahil
** Emrah Serbes, Deliduman
***Turgut Uyar, Göğe bakma durağı
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER