Mahfiruze’nin ölümü belki de Muhteşem Yüzyıl Kösem’in 15
bölümlük serüveni boyunca -bence- alınan en doğru kararlardan biriydi. Her ne kadar
tarihe aykırı bir durum olup ilk kez bir karakterin ölüm tarihi değiştirildiyse
bile en azından mantıklı oluşu içime su serpti. Hatırlayan olursa önceki
yazılarımda bol bol değindiğim "orijinal hikaye" eksikliğine de yeni bir ışık
açmış oldu Mahfiruze’nin ölümü. Böylece Osman’ın ikinci anası olan Kösem, onu
kendi evladından ayırmadan büyütecek, Osman’da Kösem’i validesi, Mehmed ve
diğerlerini de öz be öz kardeşi belleyecek. Şimdi ayağımıza müthiş bir hikâye geldi, keza ana-oğul olan Kösem ve
Osman arasında çıkacak çatışma ve abi-kardeş olan Osman-Mehmed ilişkisinden on numara beş yıldız malzeme çıkar, iyi işlenirse
tabii.
Mete Horozoğlu’nun ilk bölümlerde figüran niyetine
kullanılarak ne kadar büyük bir eksik oluşturduğunu da görmüş olduk. Zira
karakterin ön plana çıkmasıyla Zülfikar şimdiden çok sevilesi birine dönüştürüp kahraman etkisi yaratarak Kösem ile aralarındaki ittifak elektriğini o kadar samimi
kıldı ki biz de Hacı Ağa’yı bile unutturup üstüne bir de gelişini etkisiz kıldı ve “aaa,
sahi sen de vardın di mi?” dedirtti. Kadir Doğulu’nun
canlandırdığı Mehmet Giray karakterinin de artık hikayeye dâhil oluşu ve
olaylarda etki bırakmaya başlaması, karaktere olması için bir sebep verdi.
Dış mekan sayısının kullanımının her bölüm daha da artması
ve dekorun gezilip görülesi kıvamı aşması artık bölümlerin sonuca
bağlanmadan bitip, yaratılan heyecanın taze tutulması yeni ve
güzel yenilikler olsa da ekibin yayınlanan fragmanlar konusunda biraz özensiz olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Zira "15. bölümden nasıl en kötü
fragmanı çıkarabiliriz" gibi düşünülüp yayınlanan fragmanlar, seyircinin merak duygusunu aşağıya çekip ekstradan reyting yemekten başka bir işe
yaramıyor, kanaatimce. Temennimiz daha fazla heyecan uyandıran, zevk veren
ve merak duygusunu taze tutabilecek fragmanların yayınlanması. İşte o zaman her
şeye rağmen yükselen reytinglerin hızını alamayıp toparlanacağı konusunda
Muhteşem Yüzyıl Kösem emin adımlarla ilerleyecek kanaatimce.
Dün akşamki bölüm, gerek teknik, gerek senaryo hatalarının çarpıcı detaylarının bulunmadığı ve 140 dakikayı aşan
süresine rağmen izleyeni sürükleyen, heyecanlandırıp geren, duygulandırıp hüzünlendiren
çok lezzetli bir aşure olmuş. Bir kez daha diyorum. Geçtim 90 dakikayı,
Muhteşem Yüzyıl Kösem, 100-110 dakika civarında olsa her şey daha iyi olacaktır. Hazır
reytingler hızla toparlanmaya başlamışken, birkaç bölüm daha peş peşe aynı
akıcılıkta ve izlerken bize geçen o sinema filmi adını bozmadan, aynı aksiyon
ve dram karışımı dozuyla devam etmeli. lişin de hızı
kesilmeyecektir.
Hep böyle bölümler izlemek dileğiyle..