Eğer bu oyunu, sırf
bu hikâyeyi delice sevdiğim için, ıssız bir adaya düşecek olsam Cyrano de
Bergerac'ın yanımda olmasını istediğim için, Cyrano benim kahramanım olduğu
için çok beğendiğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Metnin fevkaladeliği başka,
oyunun fevkaladeliği bambaşka!
Kumbaracı50 ekibini
çok seviyorum lakin ayrı şehirlerin tiyatroseverleriyiz, istediğimden az
kesişiyor yollarımız. Bu kez onlar benim şehrime geldiler, Hülya-Özdemir Nutku
Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali marifetiyle. Ama aşkta Cyrano gibi uzak
durmayı, kendi kendimle kalmayı tercih etsem de söz konusu tiyatro olunca
koşarım. Oyuna da koştum tabii.
Başta da söyledim
ya, oyundan ve ekipten öylesine umutluydum ki, ufacık bir pürüzde bile tadım
kaçabilirdi. Çok sevdiğiniz bir şeye yaklaşmak bu yüzden çok da tehlikelidir.
Ya o çok sevdiğiniz şey, sevilmeye o kadar da layık değilse veya hiç layık
değilse? Ya sadece sevmek güzelse ama yanında olmak, onu tanımak pek keyifli
değilse? Ya sevdiğiniz kişi çok güzelse, en güzeli oysa, onu coşkuyla sevmek
dünyanın en büyük mutluluğuysa, ona şiirler, mektuplar yazmak sizi ölümsüz bir
şair yapıyorsa ama o güzel yalnızca uzaktan güzelse, ya sizi sevmezse?
Beklentimin zirvede
olduğu bu oyunda ne mutlu ki ekip beni hiç yanıltmadı, hiç üzmedi. Cyrano'mu
Cyrano'nun yüceliğine yakışır şekilde sahnelemeyi başarmışlar, kalbimi
istediler bir kez daha, verdim hiç tereddüt etmeden.
Cyrano de Bergerac 5
perdelik, oldukça uzun ve meşakkatli bir oyun. Çok sayıda mekanı, kişisi ve
düğümü var. Bunların hiçbirini es geçmeden, tek tek her birinin hakkını
vermeyi, bunu 3 saate sığdırmayı ve bugünün standartlarına göre epeyce uzun
olan bu 3 saatlik oyunu gürül gürül akıtmayı da başarmışlar.
Metinde 50'den fazla
kişi var, bizse sahnede biri müzisyen 8 kişi görüyoruz yalnızca. Fakat
hiçbir sahnede, hiçbir anda eksiklik duymuyoruz. Oyuncuların birden fazla rol
oynamasına ek olarak, oldukça yaratıcı bir biçimde kullanılan kuklalar
yardımıyla hem kalabalık sahneler kotarılmış hem de bazı tiplerin karikatürvari
varoluşlarının altı çizilmiş.
Yalnızca Cyrano'nun
değil, herkesin çirkin burunlu olduğu, yani fiziksel olarak herkesin kusurlu
olduğu bir dünya tasarlanmış. Hikâyenin büyük kahramanı, hatta tek kahramanı
Cyrano'nun bile kusurlu olduğu bu anlatıya harika bir bakış açısı. Bir adım
geri çekilip kendimize sorabiliriz artık: Bütün fevkaladeliklerine rağmen
Cyrano'nun bile mükemmel olamadığı bu ortamda bizler, hangi kusurlarımızdan
dolayı nelerden kaçıyor, neleri elimizden kaçırıyoruz acaba? Kaçırdıklarımız da
bizi kaçırıyor mu yoksa kimi arzular değmez mi bunca meşakkate?
Oyunun müziklerinde,
yine yaptığı her işe bayıldığım Burçak Çöllü imzası var. Ve yine müzik,
yalnızca arka plan enstrümanı değil, oyunun ayrılmaz bir parçası. Bazen
anlatıcı, bazen repliklerin, nidaların taşıyıcısı olan müzik, zaman zaman da
Cyrano'nun güzel şiirlerini şarkı formunda sunuyor bize.
Afişteki gülden
büyük dikenlere dikkatinizi çekmek isterim. Çünkü Cyrano, dikenlerine
katlanarak sevilecek bir gül değil, ancak sevdiğiniz zaman gülünü de
görebileceğiniz bir dikenli dal aslında. Yalnızca yaşadığı dönem için değil,
her yerde ve her zaman için aykırı, sivri bir kişiliğe sahip. Alkışlanmak,
kabul görmek, sevilmek için dikenlerini saklamaz, gülünü de zaten öyle herkese
göstermez. Yaklaşıp da koklayabilmek ne mümkün! Ah Cyrano!
Oyun hakkında
kurabileceğim tek bir olumsuz cümle var, onun sebebi de sahneden salona doğru
verilen ve hepimizi nefessiz bırakacak gibi hissettiren duman (veya buhar - o
kadar hoşlanmadığım bir şey ki, bugüne dek adını ya da mahiyetini öğrenmeye
bile çalışmadım). Sahnede görmekten, solumaktan nefret ettiğim bir şeydir. Bazı
yerlerde, örneğin savaş sahnelerinde işlevsel olduğunu kabul etmek zorundayım
ama olmasa hiçbir şey eksilmezdi diye düşünmekten de alamıyorum kendimi. Hadi o
kadarı da nazarlık olsun!
Künye:
Yazan: Edmond
Rostand
Çeviren: Sabri Esat
Siyavuşgil
Yöneten: Yiğit
Sertdemir
Dramaturg: Aylin
Alıveren
Kostüm-Maske-Kukla
Tasarımı: Candan Seda Balaban
Sahne Tasarımı:
Yiğit Sertdemir
Işık Tasarımı:
İsmail Sağır
Özgün Müzik: Burçak
Çöllü
Hareket Düzeni:
Dicle Doğan
Oyun Asistanları:
Anıl Şafak Kaçar, Riyana Tufanova, Merve Cinel
Kukla-Kostüm tasarım
realizasyon ekibi: Ahsen Keyf, Merve Doğan, Lena Seren Yeniyorgan, Şirin Keskin
İndere, Zekeriya Ece
Afiş Tasarımı: Önder
Sakıp Dündar
Fotoğraflar: Murat
Dürüm
Genel Koordinatör:
Gülhan Kadim
Oynayanlar:
Ayşegül Uraz
İsmail Sağır
Meriç Rakalar
Murat Kapu
Sinem Öcalır
Yiğit Sertdemir
Burçak Çöllü
Candan Seda Balaban