Bu yazı böylesine
kişisel bir yazı olsun istemezdim ama daha başlıkta başladım dökülmeye, çünkü
konu Cyrano, ah Cyrano! Halbuki günlerdir duygularımı arka plana atarak yazmaya
çalışıyorum, Sevgili Cyrano ile aramızdaki en önemli ortaklık da bu.
Edmond Rostand'ın
çağlara meydan okuyan klasiği Cyrano de Bergerac, Kumbaracı50 prodüksiyonu ve
Yiğit Sertdemir rejisiyle yeniden sahnede. Ekip, "Cyrano bize şifa
olsun" diyerek çıktı yola, benim içinse bu haberi duymak bile şifaydı!
Çünkü Cyrano de Bergerac benim en sevdiğim oyun. Çünkü ömür boyu tek bir oyun
izleyecek olsam tercihim Cyrano de Bergerac olur. Ve çünkü ömrüm boyunca tek
bir oyuncuyu sahnede izleme şansım olsa tercihim Yiğit Sertdemir olur! Düşünün, beklentim
ne derece yüksek ve en ufak bir hayal kırıklığı ne büyük bir yara açabilir!
Nihayet 19 Nisan
akşamı İzmir Sanat'ta buluştum Cyrano'yla yeniden, yine döküldü yaşlarım, bu
kez yalnız kirpiklerimi değil, maskemi de ıslatarak… Uzun lafın kısası,
beklentilerimi karşılamayan tek bir saniyesi bile yoktu oyunun. Öyle ki,
üzerinden günler geçmesine rağmen hafızamda gayet canlı duruyor ve ben hakkında
yazabiliyorum.
Cyrano de Bergerac'a
farklı okumalar yapmak mümkün. Bergerac'ın şair, silahşör, musikişinas, âşık,
dost yönlerine vurgu yapan pek çok yazı yazılabilir; Cyrano dolayısıyla
Rostand'ın dilbazlığı, şairliği ve inceliği övülebilir; yaşamanın, savaşmanın
ve sevmenin çeşitli biçimleri irdelenebilir; kalbin güzelliğe, sözlerin gözlere
üstünlüğü tartışılabilir; oyunun beş perdesine beş ayrı pencere açılabilir.
Yine de tüketilemez Cyrano de Bergerac'ın şahaneliği. Öyle dopdolu, öyle
doyurucu, öyle eksiksiz, öyle kusursuz bir eser.
Hepsi bir yana, en
çok da bu ülkede ve bu zamanda, insanların önüne çıkıp da,
"Ve ta son
nefesinde bile
Çekinmek, korkmak,
benzi sararmak, bitmek,
Şiir yazacak yerde
ziyaretlere gitmek,
Karşısında zoraki
sırıtmak her abusun.
Eksik olsun istemem,
istemem eksik olsun!"
diyebilen bir
sanatçıya öyle çok ihtiyaç var ki!
Ve bunları kendi
dilimizde, bu ahenkle duyabildiğimiz için de Sabri Esat Siyavuşgil'e öyle çok
şey borçluyuz ki!
Şairliği,
savaşçılığı, müzisyenliği ve koca burnuyla ünlü Cyrano de Bergerac, kuzeni
Roxane'a delice âşıktır ama kalbini ona açamaz, çünkü gören herkesin meftun
olduğu Roxane gibi bir güzelin, koca burunlu çirkin bir adamı sevmeyeceğini
düşünür. Haklı da çıkar. Hiç tanımadığı halde Christian'a, Christian'ın
güzelliğine âşık olmuştur Roxane. Yetmezmiş gibi, gelip Cyrano'dan yardım ister
sevdiği genci koruyup kollaması için. Duygularına karşılık bulamayacağını en
baştan beri bilen Cyrano razı olur kendi rolüne. Hayır, bu rolü kendi çıkarına
kullanmaz Cyrano, sözüne sadıktır. Dahası da var, tıpkı Cyrano'nun tahmin
ettiği gibi, güzel başının içi boştur Christian'ın. İki kelimeyi bir araya
getirip de sevdiği kızın gönlünü hoş etmekten acizdir. Cyrano da kalbinden
geçenleri sevdiğine iletmenin yolunu böylece bulur: Cyrano yazacak, Christian
oynayacaktır. Bu oyun bir süre devam eder ve Cyrano dâhil herkesi de mutlu eder
ama sonunda Christian bu oyundan sıkılır. Artık kendisi olmak, kendi olduğu
için sevilmek ister. Ne çare ki Roxane da zamanla Christian'a ait sandığı
sözlere tutulmuş ve onun güzelliğini görmez olmuştur.
Hikâyenin burada,
mutlu sonla biteceğini düşünenlere kötü haberlerim var! Ne sevda bu kadar
kolaydır ne de Cyrano razı olur kavuşmanın böylesine. Üstelik düşman kapıdadır,
Cyrano ve Christian cepheye gider, sevenlerin arasına bir de savaş girer!
Cyrano, cephede de vazgeçmez sevmekten, mektup üstüne mektup yazar, postalamak
için düşman hatlarından geçmesi zorunlu olsa bile. Öyle mektuplardır ki bunlar,
Roxane da evde oturup bekleyemez olur, cephede beliriverir bir gün, o güzel
sözleri bir de Christian'ın ağzından duyma arzusuyla!
Zaman Christian'ı
akıllandırmıştır bir nebze. Artık sevilmediğini, Roxane'daki coşkunun
Cyrano'nun sözlerinden kaynaklandığını, Cyrano'nun sözlerinin kaynağının da
Roxane'a olan aşkı olduğunu anlar, aralarından çekilmek ister. Bu kez de kader
girer devreye, Christian savaşta can verir gerçekleri söyleyemeden. Roxane
yıllarca sürecek bir yas elbisesi giyer, Cyrano da aşkını sonsuza dek kalbine
gömer.