Pars’ın mercimek çorbasına ekmek doğradığını gördüğümde aklıma dedem gelmişti. O da çorbasına ekmek doğrar. Sanırım annesiz büyümenin getirdiği bir şey olsa gerek. 12 yaşında annesini kaybeden küçüğün, kardeşlerine bakmak ve onları daha iyi doyurmak için boğazından geçirdiği yegâne yemekmiş. Bu küçük ama derin anlamlar barındıran sahne, beni bir anda yetmiş sene önce yaşanan aile dramına götürdü. Pars’ın da böyle bir yarası olduğunu düşünüyorum. Henüz Pars'ın ailesi hakkında bilgi sahibi değiliz. Pars ve kardeşi Neva’nın ağabeylik-kardeşlik ilişkisine benzettim. Neva, Pars’ın biriciği, gözünün bebeği... Sanki hayatta kimseleri yokmuş, kalmamış gibi. Onu her türlü kötülükten uzak tutmaya kendi kendine söz vermiş. Aslında dışarıya yansıtmadıkları çok başka aile hikâyeleri var. Umarım Sema (Ergenekon) Hanım, bizi gerçek Parsla tanıştırır ve aile hikâyesini gösterme imkânını verir.
Mortis