Bir kadın bu kadar özlenmez ki, Nino Varon
“Bir kadın bu kadar özlenmez ki
Bir adam bu kadar sevemez ki
Bir fırtına sanki hasretin dinmiyor
Yaşamayan bilemez ki
Bu sevda nasıl biter?”
Ömer Defne için, onu geri
kazanmak için dönmedi İtalya’dan. Çünkü onun hayatına yeniden girip dünyasını
alt üst etmeye hakkı dahi olmadığını düşünüyordu. Fakat peri kızını aniden
kucağında bulunca hasretinin rüzgarında savrulmaktan ne kadar yorulduğunu,
onsuz ne kadar da mutsuz ve derbeder olduğunu anladı. Bu hasreti dindirmek,
“Defne’nin Ömer’i” olabilmek için de hiç alışık olmadığı, taşları pişmanlık ve
aşktan dizilmiş bir yolda adım atmaya başladı. Gururda adeta bir marka olan, burnu
yere düşse asistanının kaldırmasını isteyecek türdeki Ömer İplikçi, özür diledi
Defnesinden. Onun oyundan kaynaklanan çaresiz çırpınmalarının kabahatini kendi
sert mizacında aradı, üzüldüğü her an için kendini suçladı. Bir adam bu kadar sevemez
ki dediğimiz noktada o, Defne’yi anlayacak kadar çok sevdi. Bir kadın bu kadar
özlenmez ki derken o, saçlarının kokusuna muhtaç kalacak kadar özledi Defne’yi.
“
Defnem…” hitabına dünyanın hasretini
sığdırdı. Öte yandan bir şeylerin bitmiş olmasından da ölesiye korkuyordu. Aşk,
ahenk ve ruh birliğinin tamamını içinde barındıran böyle bir sevda nasıl biter?
“
Belki de bitmemiştir, yarım kalmıştır…”