Aslında benim için hikaye nerede bitmişti? Poyraz kendini balkondan attığında. Hani şu arkasından evlenme teklifi çıkan an.. O son on saniyeyi kafanızdan silin. Albayım, Ayşegül, İsa ve Ümran şaşkınlıktan ve şoktan donmuş halde, mutluluk diye bir şey olmadığını kanıtlamak için aşağı atlamış olan Poyraz'ın arkasından baka kalırken. Ben hep öyle yapıyorum..
Yıllarca acısını çektiği ve bi' gün dönmesini beklediği babasının aslında koca bir yalan -yani aslında kendi acısının ve kendisinin de yalan- olduğunu öğrenen Poyraz, zati kendi hikayesinin de mutlu bitmeyeceğini dile getirmişti defalarca Albayına. Üstüne de yetmedi senin asıl baban benim diyen yeni bir psikopat musallat olup, Ayşegül'ün bebeği için "O çocuk ölecek!" diye diretmeye başladı. Haliyle de klasik git gellerini yaşadığı bir delilik anında bu gerçeğe kendi nokta koymak istemişti sadece. Yani en azından ben hep öyle hayal ettim. Neden mi? Hikayenin sonrası benim için tamamen farklı bir "dizi" izliyormuş hissi uyandırıyordu çünkü. Zira, daha önce de dediğim gibi tüm hikayeyi "baba" üstüne kurup sonra o gövdeyi bir çırpıda buruşturup atınca, sonraki zamanda yaşananların öncesiyle bağlantısı kalmamıştı. O artık farklı bir gerçeklikti..
"Tarih yalnızca mutsuzları yazar.."
Hülasa, tüm diziyi göz önüne alınca yüzlerce şahane sahneyi, birbirinden güzel karakterleri içeren bir hikayeyi bize izleten herkese teşekkürler..
Valandil..