Sıla: Çok mu çok nostaljik?

Sılaya giden döner de bir gün...
Sıla'yı henüz 3 yaşındayken, İstanbul'lu zengin bir aileye, oğullarının hayatını kurtarmak için para karşılığında verirler. Aynı oğul, büyüyünce ağanın kızını kaçırdığı ve Boran Ağa'da kız kardeşini ölüme terkedemediği için berdel ilan edilir. Sıla, 18 yaşında gelin olacağını bilmeden Mardin topraklarına, yaşadığını yeni öğrendiği öz annesini görmek için gelir. Ve silah zoruyla, Boran Ağa'yla evlendirilir. Sıla ve Boran, ilk başlarda birbirlerine direnseler de aşka çok fazla direnemezler. Hayata aynı pencereden baksalar bile, Boran'ın sahip olduğu sorumlulukları, yaşı ve tecrübesi ve aşiretindeki insanları tanıdığı için, olması gerekenleri uygulayış biçimi Sıla ile ters düşer. Bu sebeple, birbirlerine açılmaları biraz zaman alır. Ama öyle bir şey ki, ne kadar zaman aldığını anlayamazsınız çünkü aralarında kelimelerden çok daha öte bir şeyler vardır. 


Boraz zor durumda kalmasın diye gazetecilere yalan söyleyen Sıla'lar ^^

Başlangıçta kağıt üzerinde olan evlilik aşka dönüşmüştür ve zamanla çok yanlış bir şekilde gerçek bir evlilik olur. Boran'ın İstanbul'da yaşamayı reddeder, Sıla'ysa Mardin'de yaşayamayacağını düşünür. Boran, Sıla'nın isteklerine saygı duyduğu için İstanbul bileti alıp onun eşyalarını hazırlatırken, Sıla çoktan eski sevgilisi, abisi ve yengesiyle İstanbul'a kaçmıştır. Aşiret, Sıla ve diğerleri için ölüm hükmü verirken, esas ölenin Boran olduğunu kimse göremez. Boran'ın ihanet sonucu aldığı yara yüreğinde derin açılmıştır. Bu sırada da Sıla, hamile olduğu gerçeğiyle yüzleşir. Ve gel zaman git zaman, Sıla ve Boran karşı karşıya gelirler, birbirlerine ilk kez sarılırlar ve bir daha da gerçekten de hiç ayrılmazlar. Yetmiş dokuz bölümlük dizinin, yirminci bölümünde birbirine sarılan ve bir daha hiç ayrılmayan bir esas çift, sanırım buna bayılıyorum! 

Bebek haberi, ölüm hükmünü doğuma kadar etkisiz kılar ve akabinde Sıla'nın Mardin'de, Boran'la törelere karşı duran masal gibi hikayesinin içinde kayboluruz bizler de. Sıla'ya manevi şekilde eziyet eden bir kaynana, onu dışlayan aşiret, patlayan silahlar falan hem onlara hem de bizlere vız gelir. Bu aşkın karşısında durmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Bir çok kez ölümle, trajedilerle, sevdiklerini kaybetmekle sınanmış olabilirler. Bazen her evlilikte olacak cinsten çok şiddetli kavgalar edebilirler. İstanbul'dalarsa Sıla, Mardin'delerse Boran evi terkedebilir. Boran hapse bile girebilir... Ama hiçbir zaman ayrılmazlar ve biz aralarındaki sevdaya da tutkuya da her sahnesinde şahit oluruz. 


Boran, "Ben ağa olmak için doğdum... Oğlum da öyle olacak" dediğinde, "Orası beni ilgilendirmez" diyen Sıla ^^

Törelerin kanun olmadığı, eskide kalması gerektiği, eğitimin önemi Sıla'da sürekli vurgulanmıştır. Yalnızca içinde dram barındıran bir aşk dizisi olmamakla beraber, Sıla'yla aynı kaderi paylaşan kadınlar için de bir rehberlik tarafı bulunmaktadır. Kadın ve kadın hakları işlenmiş, kadına verilmesi gereken değer gösterilmiştir. Yoksulluktan, okuyamayan çocuklara, tarlalarda bahçelerde doğum yapmak zorunda kalan kadınlara el uzatmanın gerekliliklerine değinilmiştir. Üstelik bunlar yalnızca ekranda gösterilen şeyler de olmamıştır.

Hikayede Boran, Sıla için onun adına bir okul yaptırır ve Sıla İlköğretim Okulu gerçekten de Mardin'in Nusaybin ilçesinde faaliyete girerek, orada okuyacak olan binlerce çocuğa umut olmuştur. Aynı zamanda yine hikayede de işlenen, Mardin'in Derik ilçesinde de Sıla Sağlık Ocağı yaptırılmıştır. Böylece, Sıla Dizisi'nden geriye çok anlamlı hatıralar bırakılmış olur. Bugün üstünden sekiz sene geçmiş olsa da en azından Mardin halkı için Sıla bir diziden ibaret değildir. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER