Geç keşfettik, bırakmayız!

İlkokulu Ankara'da, ortaokulu Yalova'da, liseyi de Karamürsel'de okudu. Ankara'da Hacettepe Muhasebe'yi kazandı ama olmadı, yarım bırakıp Antalya'ya gitti. Kütüğü gibi kendisi de gezgin yani. Oyuncu olmayı aklından bile geçirmemiş daha önce. Fakat Antalya'da müthiş yeteneğinin tohumları ekildi diyebiliriz. Orada animatörlük yaptı, skeçler yazdı. Güzel de eleştiriler aldı, ''Oyuncu olmalısın.'' cümlelerini duydu hep. Ciddiye aldı mı bilinmez ama aklında hiçbirimize yabancı olmayan ''Ya iyi de n'olacak şimdi?'' diye geleceğe dair sorular dolaştı.

Yine döndü Ankara'ya, üniversiteyi bitirmeye. Eski sevgiliye dönüp ilişkiyi devam ettirmek gibiydi, haliyle olmadı. Ablasının vasıtasıyla bir ajansta dublaj yapmaya kapağı attı bu sefer. Ankara Devlet Tiyatrosu'nun en başarılı sanatçılarıyla karşılaştı bu sayede. Çetin Tekindor'un, Ferhan Şensoy'un gaz vermesiyle figürasyona başladı. Büyük ustalarla birlikte Nazım Hikmet'in Kuva-i Milliye oyununda yer aldı. ''Sahne tozunu yutmak'' denir ya, işte bu sayede yine büyük ablası Yasemin'in desteğiyle konservatuvara hazırlandı ve Eskişehir Anadolu'yu kazandı. Buraya kadar Mete Horozoğlu'nun oyunculuğa başlamasında emeği geçen herkese benden kocaman bir ARO!
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER