Ezel: Ramiz-Selma
Kendince
Ezel
dizisinin içinden çıkan, kendi başına bir hikaye olabilecek güzellikte
konuydu Ramiz, Kenan ve Selma üçgeni. Kim suçludan ziyade kim en haklı diye
düşündüren yan öykü. Ah Selma diye iç geçirip, vazgeçme Ramiz demedik mi bu
gizli aşka. Kenan ne zaman bu kadar kötü oldu, aşk mıydı herşeyin müsebbibi
diye düşünmedik mi. Kenan'ın abim dediği yakın dostu Ramiz'e attığı büyük
kazık ile noktalandı hikayenin 70'ler kısmı. Kenan, Ramiz'e bilenmiş ve
kaybedilenler için intikam vakti gelmiş, sevdalılar ayrı düşmüş görüşmek bile
yasak! Bu ikilinin hapishanedeki muhteşem son sahnesini unutmak mümkün mü?
Ramizin karşısında eşi, tam arkasında Selma'sı. Eşinin endişe ve hasret dolu
sözlerine Ramiz yanıt veriyor, kendinden beklenmeyecek yanıtlar hemde. Eşi
buruk bir mutlulukla üstüne alınıyor sözleri özlemini dinlerken! O sözler
sahibini çok iyi biliyor aslında sessizce geliyor yanıtlar Selma'dan tam
ardından; her gün bir daha, yeniden ölür gibi özlemek gideni. Ramiz başına
gelenlerden zerre pişman değil niye olsun ki aşk kaybetmek değil mi?
Sadece kitaplarını ve sevdiğinin hayalini istiyor! Başka bir şeye lüzum yok; kitaplar
ve hayaller yeterince özgür kılıyor çünkü insanı dört duvar içinde! Karşında
eşi yanıtlardan mest olmuş vaziyette. Bilmiyor; iki adım ardında bir imkansız
kara sevda yaşanıyor! Bunca zorluk bile vazgeçirememiş iki aşığı ama
korkuyorlar zamandan, unutmaktan, unutulmaktan. Selma soruyor "ya
unutursan yüzümü" cevap o kadar net ki; "herşey olur diyorum ölürüm
kalırım ama unutmak asla!" Ve o şartlarda bile birbinden vazgeçmemek,
küçücük bir temasın verdiği mutluluk! Ne büyük, ne muhteşem bir şey parmakların
o an gizlice dokunabilmesi birbirine. Böylesi bir aşk hiç sınanmadan olur mu?
Selma kaybettiyse ömrünü, Ramiz kaç ömür kaybetti. Canınız değilse kaybeden,
daha neyi yitirebilirsinin yanıtıydı bu yasak aşk! Belkide aşk; böylesi sevince
büyük kaybetmektir, zor olanı hep sevmek istemesi gibi yüreğin.