Veda
Busesi
Unutulmaz bir vedaydı son buse, en uzun sürecek sandıkları
ayrılık bu olmalı ve her iki tarafın ayaklarının geri geri gitmesi! Bir nevi
mecburi ayrılık. Geri dönülmez bir yol gibiydi ama dönüşü kısa sürdü.
Mecburiyet gelmiş kapıya Mahir ve ailesi kaçış yolunda, Feride canını, Melih'i
yitirmiş gözü yaşlı. İki sevdalı pare pare. Gitmeden görmek istiyor Mahir
Feride'sini son defa. Mahir çaresizlik içinde sevdiğinin kapısının önünde,
Feride kapıda görünür ve işte en unutulmaz dakikalar orada başlar. Tek ihtiyacı
sanki Mahir'i görmekti Feride'nin. Bütün acısını o an için bekletmiş bir
Feride; acısını anlatma gayretinde kendi dilince. Ne yapsam da acıyı bir nebze
dindirsem diye düşünen Mahir; ama gitmek zorunda bunu çok iyi biliyor! Ve artık
veda anı; dokunur sevdiğine, saçını koklar, öper. Son cümleler uzun uzun
sarılış ve öpüş, gözyaşlarına engel olmak ne mümkün. Tekrar tekrar öpüyor,
kokluyor, sarılıyor aşıklar ve o son buse orada çıkıyor dudaktan! Paramparça
olmuş iki hayat ve kırık bir kalp dile gelmiş; Mahir git yoksa ayrılamayacağım
senden! Gidemeyiş, bitemeyiş. 10 dakika sonra ne olacağını bilmiyor ikisi de,
belki araya uzun zaman girecek! Adı üstünde Veda Busesi! Belki inanmazsınız o
bölümden sonra bir daha bu şarkıyı dinlemedim. Çok ağır gelmişti bu veda bana.
Hayat onları çabuk bir araya getirdi. İyi ki her şey düşündüğümüz gibi olmuyor.
İyi ki veda buseleri bize sadece acıları değil sevinçleri de hatırlatıyor.
Yoksa nasıl umutla bakar insan hayatına. Hep umutla kalktı yeniden ayağa bu
sevda. Peki, o buse tüm umutlarını da tüketseydi; ne acı bir tat kalırdı hem
vedalarda, hem dudaklarda. Umut bitmedi ama vedanın her türüne yeni bir merhaba
dendi. Böylesi sınanmaktır belki de sevda! Kim bilir...