Bu dostluk ve yakınlık böyle devam edecekti belki ama ayrılık vakti gelip çatmıştı. Polisler evi bastıklarında kahvaltı masasında ikisi de çok sakindi. Sanki Sema'nın kendinden emin konuşmasını dinlerken, Sefer onu biraz daha sevmişti.
Kaderlerinde birlikte nezarethaneye düşmek de varmış. Sefer'in diğerlerine çaktırmadan sessizce Sema'yla konuşmaya çalışması zaten çok tatlıyken Sema'nın da yoğun tevekkül içeren ondan aşağı kalmayan güzellikteki sözleriyle, bu çifti yeni sezonda da birlikte görmek istediğimize iyice emin olmuştuk.
Kendinden geçip yâre üzülmek
Sefer: Sema, n'olacak şimdi?
Sema: Yollarımız burda ayrılıyor gibi.
Sefer: Hadi biz idare ederiz, tecrübeliyiz. Peki sen tek başına hapishane köşelerinde n'apacan be kızım?
Sema: Öğreniriz be Sefer.
Sefer: Bi' daha görüşemeyeceğiz biliyon di mi? Burdan anca ölümüz çıkar.
Sema: Kısmet artık. Buraya kadar iyi geldik yine boş ver sen.
"Biz hiç mutlu olamadık ki."
Çiğdem'le Zülfikâr iç parçalayıcı bir veda konuşması yaparken, arka tarafta da az trajik görüntüler yoktu. Sahiden, Sefer'le Sema da hiç mutlu olamamışlardı daha birlikte.
"Sen de bizimle mi geleceksin?"
"Eyvallah."
:/
Dizinin sezon finali gerçekten bütünüyle çok güzel ve defalarca izlenesidir bence ama bu ikilinin mahkemeden sonra cezaevine gitmek üzere yola çıkan araçtaki alelade repliklerle hissettirdiği çaresizlik bu kısa sahneyi benim için tekrar tekrar izlenesi yapmıştır. Bir "eyvallah"a kocaman bir kabulleniş sığdıran Sefer, bir daha göremeyeceği Sema'nın elini bir kez olsun tutmak isteyip başaramamıştır.
Birbirimize
verecek ellerimiz var.
Daha güzel
değil hiçir şey
Birbirimize
bir orman gibi bağlanmaktan.
Paul Eluard