Neredeyse iki sezon boyunca Yargı yorumu yazmamdan dolayı, Bambaşka Biri’nin tanıtımları dikkatimi mıknatıs gibi çekti. Polisiye bir iş, çözülmesi gereken cinayet(ler), aralanacak sır perdeleri, hâliyle aksiyon işin içine girecek ve biraz da hikâyenin üzerine aşk tohumları serpiştirildiğinde tadından yenmeyecek bir iş ortaya çıkacak! İlk bakışta kulağa hoş geliyor. 11 Eylül akşamı başrollerini Hande Erçel (Leyla Gediz) ile Burak Deniz’in (Kenan Öztürk) paylaştığı, kadrosunda Cem Davran (Turan Öztürk), Menderes Samancılar (İdris), Ferit Aktuğ (Murat), Begüm Akkaya (Yasemin), Berrin Arısoy (Nevin Öztürk), Muttalip Müjdeci (Ekrem Gediz), Gülçin Hatıhan (Şahinde Gediz), Aslı Orcan (Nükhet), Uğur Uzunel (Tahir Gediz) ve Polen Emre (Nuray Gediz) gibi oyuncuların yer aldığı bir polisiye dramı izledik.
TİMS&B Productions’ın yapımcılığını üstlendiği Bambaşka Biri’nin senaryosu Ethem Özışık’a emanetti. Yönetmen koltuğunda ise son olarak ismine Sadakatsiz’den aşına olduğumuz Neslihan Yeşilyurt oturmakta. Neslihan Yeşilyurt, çekim gözünü beğendiğim ve takdir ettiğim yönetmenlerden biridir. Bu defa uzun zaman sonra, aynı gün ve aynı kanalda bambaşka bir projenin rejisini üstlendi. Neslihan Yeşilyurt dersine sıkı çalışan yönetmenlerdendir. Bambaşka Biri’nin rejisini kabul ettikten sonra, Karadayı’da birlikte çalıştığı Sema Ergenekon ve Yargı’nın yönetmenlerinden Ali Bilgin ile yaz ortalarında teşrikimesaiye girdi. Bir yönetmen olarak bu sezon üçüncü sezonuna girecek olan Yargı’nın yaratıcılarından ilham alması, fikir alışverişinde bulunması sektör içinde görülmeyecek incelikte bir davranış. Genel itibariyle egolar ağır basar ve böyle fikir alışverişleri yaşanmaz. Onun yerine fazlaca etkilenme hâli süregelir. Neslihan Yeşilyurt’un kurduğu dünyaları beğeniyorum. Hâliyle Bambaşka Biri’nin dünyasını da nasıl kurduğunu merak içinde bekledim. Senaryonun kâğıttan ekrana dönüşümünü beğendim. Anlatmak istediği her mesajı izleyici olarak aldığımı düşünüyorum. Eline sağlık. Çekim dili açısından güzel bir iş çıkarmış.
Aynı yorumu senaryo ve bölüm hikâyesi için yapamayacağım. Polisiye türünde sayabileceğim birçok kült iş olsa bile 2021 sezonunda yayın hayatına çıkan Yargı, son üç sezonun miladıdır. Dramalara bambaşka bir yorum getirdi. Hatta Türk televizyonlarında yeni bir çağ başlattı bile diyebilirim. Zira peşinden gelen onlarca yapım oldu. Bambaşka Biri de bunlardan biri olarak tarihe adını yazdırdı. İlk yarım saati haricinde geriye kalan tüm zaman diliminde Yargı’nın özümsemesini izledim. Bu sadece benim görüşüm değil. Bölümü izlerken konuştuğum ve ertesi sabah hâlâ aynı cümleleri kurabildiğimiz için böyle ifade ediyorum. Senaryo ve proje ekibinde çok değerli ve yaptığı işlerle her zaman gurur duyduğum isimler var. Ama, bu yorumuma kusuruma bakıp, lütfen darılmasınlar. Burası şeffaf bir site ve ben de özgürce yazabildiğime güvendiğim için dokuz yıldır RaniniTv’de yazıyorum. O nedenle işi yapan kişi, kaba tabirle “babamın oğlu” dahi olsa doğrusunu söylemekle mükellefim. Bana göre Bambaşka Biri’nin hikâyesi özgün olmamış. Daha önce yayınlanmış birçok işten esin alınarak ana hikâyesinin kurgusu oluşturulmuş.
Muş’taki görevi sona erdikten sonra İstanbul’a başka bir görev için atanan Leyla Gediz’in yolu, ünlü haber spikeri Kenan Öztürk ile kesişiyor. İkilinin tanışması bir cinayet ile olmasa da ilerleyen zaman diliminde hayatlarının kesişmesi bir cinayete bağlanıyor. Leyla, sır dolu cinayeti aydınlatmak için çıktığı bu yolda; hem aşkı bulacak hem de Kenan Öztürk olarak tanıdığı ünlü haber spikerinin bambaşka bir yüzüyle tanışacak. Hikâyenin benim gözümden özetini bu şekilde açıklayabilirim. İzlemediyseniz daha fazla spoiler vermek istemem. Ancak, hikâyede asıl bağlamak istediğim nokta burası değil. Cumhuriyet Savcısı Leyla Gediz, bana Yargı’nın Cumhuriyet Savcısı Ilgaz Kaya’yı anımsattı. Leyla için Ilgaz Savcı’nın "dişi versiyonu" diyebilirim. Adalet terazisi kendi ailesinde dahi şaşmayan bir kadın. Düşünün, ağabeyi sarhoş iken kaza yapıyor ve genç bir kadının ölümünden sebep oluyor. Leyla’nın annesi Şahinde, ölen kadının ailesine "kan parası" adı altında sus payı vermeye kalkıyor. Bunu öğrenen Leyla, annesi ve ailenin diğer üyeleri ile büyük bir tartışma içine girmiş. Leyla, neredeyse ailesi ile olan bağlarını koparma noktasına gelmiş. Babası Ekrem ise geçirdiği kalp krizi sonunda onu ziyarete gelen kızının evine geri dönmesini istiyor. Şimdi burada Ekrem’e ayrı bir parantez açmak isterim. İlerleyen bölümlerde Ekrem Bey’in pek de iyi aile babası olmadığını görmemiz oldukça yüksek bir ihtimal. Biraz Ekrem Gediz’e hayat veren Muttalip Müjdeci’den bahsetmek istiyorum. Lafı bu kadar dolandırmamın sebebine değinmeden geçmeyeceğim. Muttalip Müjdeci, geçtiğimiz sezon Yargı’da Rafet Amir’i canlandırmıştı. Oyuncunun filmografisine baktığımda (plastik malzemesinden kaynaklı) pek de şeker rolleri oynamadığını görüyorum. Oyunculuğuna diyecek hiçbir sözüm yok. Karakterleri o kadar doğal canlandırıyor ki Muttalip Müjdeci'yi izlerken mesleğinin oyunculuk olduğunu unutturuyor. O nedenle Bambaşka Biri’nde iyi aile babası rolünde olacağına olan inancım neredeyse sıfır. Leyla’nın çatı katındaki oyuncak deposunda bulduğu fotoğraf da bu tezimi doğrular nitelikteydi. Zaman içinde karakterin açılımını hep birlikte izleyerek göreceğiz.
Bir diğer esinlenilen karakter de Cem Davran’ın hayat verdiği – ki bence şahane bir karakter çıkarmış. Ceketimi ilikliyorum. – Cumhuriyet Başsavcısı Turan Öztürk’tür (Sanırım bu yazı, ilk bakış yazısından çok, Yargı vs Bambaşka Biri karşılaştırmasına doğru gidiyor. Neyse... Bir daha yorum yazısı yazmamak için ikisini bir yazıda çıkarmakta zaman içinde sıkıntı görmüyorum). Yargı’da Başkomiser bir baba, yani Metin Kaya ve Cumhuriyet Savcısı bir oğul ikilisi vardı. Bambaşka Biri’nde ise bu defa baba Cumhuriyet Başsavcı’sı, oğlu ise haber spikeri. İyi de şimdi meslekler farklı. Bunun neresi benzer? Adalet savunucusu bir baba – ki henüz ne kadar adaletin peşinden koşacağını görmedik – ve bu adaletin haberini kovalayan oğul. Hırslı, istediğini yapan ve habercilik hususunda gözü kara biri. Ne kadar da Ceylin Erguvan! Zaman zaman baba ile oğulun çatışacağını göreceğiz gibi geliyor. Belli ki karakterlerin omurgası Yargı’dan alınmış. Haydi! Bir değişiklik yapalım ve karakterleri ters çevirelim, demişler. Evirilmiş, çevrilmiş ve karşımıza bambaşka bir versiyon ile çıkarılmış. Ethem Özışık ve ekibi, kendilerini pek çok projede kanıtlamış isimlerdir. Buna rağmen Yargı’nın bu kadar etkisinde kaldıklarını görmek beni son derece üzdü. İzleyici olarak Yargı’yı iki sezon izlemiş ve üçüncüsünü izlemek üzereyken; aynı geminin içinde, farklı kamaralardaki yolculuğu anlatmanın lüzumu var mıydı? Bilemiyorum…
Yazıyı başrollere de değinerek bitirmek istiyorum. Hande Erçel’i zihnimde kalıplaşmış bir şekilde, yaz dizileri olarak tabir ettiğimiz, romcom dizilerde boy gösterdiğiyle hatırlıyorum. Hande Erçel’in Burak Deniz’le olan partnerliği yeni değil. Ekranda hoş bir fotoğraf veriyorlar. Daha fazlası değil. Burak Deniz, oyunculuğuna göre fena iş çıkarmamış. Ama, Hande Erçel’in ilk bölümde iyi mi, yoksa kötü iş mi çıkardığını pek çözemedim(k). Bölüm sırasında birçok kişiyle aynı kanaatteydim. Ekrana çok yakışıyor, farklı bir ışığı var. Aynı yorumu oyunculuğu için söyleyemeyeceğim. Oyunculuğunu karakterine tam giydiremediğini gördüm. Savcı rolü havada kalmış gibiydi. Elbet, oyunculuğu zamanla ve Neslihan Yeşilyurt’un yönetmenliğinde oturacaktır, diye umuyorum. Bir yandan da bu hikâyeye iki pahalı isim yerine no name veya daha az duyulmuş isimlerin can vermesini dilerdim. Tabii dizinin Fox TV’de yayınlanmasını unutmamak gerek. Maalesef şirketin Disney+ gibi bir girişimi vardı. Hepimizin bildiği sebeplerden dolayı içeriklerini kaldırdı ve yayına hazır olan yerli yapımları geri çektiler. Hâlihazırda var olan anlaşmalar yüzünden şirket de oyuncular da prosedürü yerine getirmek durumunda. İşbu sebeple iki pahalı ismi 11 Eylül akşamı Fox TV’de izledik. Eğer böyle bir zorunluluk durumu olmasaydı, ekip de daha az masraflı ve duyulmamış isimler ile yola çıkabilirdi. Ne diyelim? Sağlık olsun. Umarım bunca masraf ve emek, hayal kırıklığı ile tozlu raflarda yerini almaz. Ekibe bol şanslar.
Bölümde emeği geçen herkesin yüreğine sağlık!
Mortis