Geldiğimiz
noktada da şimdiye dek hep Sefer’in tarafından baktığımız hikâyeye Sema’nın
tarafından bakmaya başlamıştık. Sema’nın Sefer’e bakışları merak konusuydu
artık. Öğrenmek için adeta ömrünü
adadığı gerçeği Sefer sayesinde öğrenmişti. Ama hâlâ inanmak istemiyordu. Bahri
Baba’nın ve Sefer’in “Eve gel de konuşalım.” teklifi sonuçsuz kalmıştı.
"Ya gel işte biraz konuşuruz."
"Sonra."
Zira Sema,
belki babasının hayalindeki gibi iyi bir insan olduğunu söyler umuduyla, sanki o
günleri unutmak için Alzheimer hastası olmuş gibi duran annesine koşmuş, ama
beklediği cevabı maalesef alamamıştı. Sonrasında bir daha asla dönmem dediği
eve Bahri’yle konuşmak için gitmiş ve Bahri de artık sakladıklarını itiraf
etmek zorunda kalmıştı. Bahri Sema’dan yıllarca sakladığı gerçekleri ortaya
çıkaranın Sefer olduğunu anlamıştı. Başta bu yaptığı için ona biraz kızar gibi olsa
da, Sema’yla arasını düzeltmenin başka yolu olmadığının farkında olarak
“İstemem yan cebime koy.” moduna geçmesi çok uzun sürmeyecekti. ^.^
"Anne babam kötü biri miydi?"