Sefer ile Sema Meselesi: Unutulmuyor işte.

Sefer ile Sema Meselesi: Unutulmuyor işte.
"Hadi ağlama artık."
Bu uzun girizgâhı bizim hikâyemize şu noktadan bağlamak istiyorum aslında. Hani Sema Sefer’e “Belki anlatamadığım bir şey var.” demişti ya, kendisiyle ilgili. Sonradan unutulmuştu o kısa konuşma. Ben Sema’yı bazı yönleriyle drama dünyamızda pek rastlanmayan bir diğer güçlü kadın karakter Savcı Esra’ya benzettiğimden, o cümlenin ardında Behzat’ı sevgisine ikna etmeye çalışırken “Biz de mutsuz olalım.” diyen Esra’nınki kadar derin bir hikâye olduğunu düşündüm hep. Kendisine ne kadar babalık yaptığı meçhul olan Bahri’yi bir kenara koyarsak, bir şekilde babasız kalmış, hemen sonrasında da annesiz büyümüş bir kız çocuğuydu Sema. Anlatıldığı kadarıyla kendisini işine adamış ve duygusal olarak yalnızlığı seçmişti, hatta duygularını aldırmış gibiydi, bunun da psikolojik bir arka planı olduğunu hissediyorduk.

Hani o buzlar kraliçesi görüntüsüne rağmen, içinde çok daha hassas, kırılmaktan korkan bir kadın varmış gibi. Bahsettiğim samimiyetsiz ilişkilerden kaçıp böylesi bir tercihle yaşantısına devam etmesi kendisini zaten seyredilesi bir karakter yapıyordu. Bir de karşısına aşkının samimiyetinden hiçbir şüphe duymadığımız, aksine karakterine ısınamasak bile Sema’yı sevmesine saygı duyduğumuz Sefer gibi bir adam getirilmişti. Daha hikâyenin çok başındayken Ranini’nin yaptığı o güzel röportajdan aklımda kalan “Sefer’in Sema’ya iyi geleceği” tahminindeki gibi, Sema’nın birisine gerçekten güvenebilmesi, buzlarının erimesi ancak Sefer gibi sevdiği uğruna kendini feda edebileceğine inanacağımız büyüklükte seven bir adamla mümkün olabilecekti. Sema’yla birlikte biz de Sefer’i yavaş yavaş tanıyacak, bu ilişkinin olabilirliğine sessiz ve derinden inanır hale gelecektik. Süslü laflara gerek kalmayacaktı bu çifti sevmemiz için. Hatta tam da bu yalınlık yüzden sevecektik onları. 

BUNLARI DA SEVERSİN

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER