Sefer ile Sema Meselesi: En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.

Sefer ile Sema Meselesi: En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.
Ama Sefer ısrarcıydı. Kendisine defalarca “Defol git!” diyen Sema’nın kapısının kilidini kırmak pahasına da olsa Sema’yı Bahri Baba’yı dinlemesi için ikna etmeye çalışmıştı. Baktı yine olmuyor, vur öldür de kurtulayım bu vaziyetten dercesine silahını uzatınca tokat atma sırası Sema’ya gelmişti. Ama Sema neye sinirlenmişti biliyor musunuz? Sefer’in “Senin için zor olmaz.” demesine. Zaten tüm bu olanlarda Sefer’in aslında çok da suçu olmadığını anlaması “Bana öyle babanı öldürmüşüm gibi bakıyorsun ya, bakma.” lafından sonra kafasına dank etmişti adeta. Ne güzel de “Gitme!” demişti. Şimdi Sefer gitsin mi gitmesin mi? Bu kadınları anlamak sahiden zor sanırım.

Benim kelime hazinem çok geniştir, derdim. Senin bir kelimene yetemedim; git, ne demekti sevgilim? Nazım Hikmet Ran


"Sefer, gitme!"


"?"

Sefer ve Sema birbirlerini tokatlayıp rahatladıktan sonra, Sema’nın futbol sahası büyüklüğündeki terasında (balkonunda?) viski içip Bruce Lee’den Kadir İnanır’a uzanan geniş bir skalada geyik yaptılar. Sanırım bu çiftin böyle normal insanlar gibi havadan sudan konuşmasını izlemek bizim için de bir ilk olduğundan çok tatlı görünüyorlardı doğrusu yan yana. Hüzünlü gözlerle “Sen artık harbiden hiç gelmeyecek misin?” diye soran Sefer’e Sema’nın verdiği yanıtın çok geçmeden anlamını yitirecek olması, asla asla dememek gerektiğini bir kez daha gösterecekti. 


"Devlerin Aşkı" değil o, "Aşkların En Güzeli" ^.^




“Halbuki ben, ne kadar saçma olursa olsun, yan yana bulunduğumuz zamanın durup kalmasını, asla bitmemesini temenni ediyordum.” Sabahattin Ali

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER