Sefer ile Sema Meselesi: En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.

Sefer ile Sema Meselesi: En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.
Sema her zamanki asalet ve güzelliğine, ölüme giderkenki vakur tavrını da ekleyip kendisini iyiden iyiye sevdirirken, Sefer beni bir kez daha hayal kırıklığına uğratıyordu. Silahını Bahri’ye uzatıp “Beni de vur.” diyebilecek kadar çok sevdiğini söylerken nedense ağlayıp sızlamaktan başka bir şey yapmıyor, tam “Bu defa yaktı gemileri, Sefer o silahın önüne atlar.” diye düşünmemize sebep olacak şekilde koşmaya başlamışken, kapının arkasında yığılmayı tercih ediyordu. Belki Sefer’in racona saygısı tahminimizden fazlaydı, belki de son sahnenin çok daha dramatik olması için herkesin bir şekilde bu kararı kabullenmesi gerekiyordu. Ama böylesi çaresizlik Sema’yı sevmek gibi büyük işlere kalkışan Sefer’e bence yakışmıyordu. 







Ağaçlar  
Dostum geç kaldın
Güneş ne gün doğacaksa
Söylediler duymadın geç kaldın
Otur ağla sonra soframda doy
Ekmek tut zeytin tat
Açlığını eğlerken sen
Bak nasıl ayçağın erleri
Savaşarak ve devirleri aşarak geldiler
Karanlığı karaladılar yolları tuttular
At tepmedeler.
                                 Cahit Zarifoğlu




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER