Sefer ile Sema Meselesi: En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.

Sefer ile Sema Meselesi: En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.
Tahminlerimiz doğru çıkmış, kimse kimseyi vurmamıştı. Sanki Baba’nın Sema’nın gözünden düşmesinin bir sembolü gibi, Sema’nın silahından çıkan kurşun Bahri Umman’ın duvardaki fotoğrafına isabet etmişti sadece. Ama ne yalan söyleyeyim ben hayal kırıklığına uğramıştım. Sonrasında pişmanlığını ve üzüntüsünü “Elim kırılsaydı da vurmasaydım.” diye açıklamasa bile gözlerinden zaten görebildiğimiz Sefer, o karışıklıkta ne yapacağını şaşırıp Sema’ya el kaldırmış, sebebi ne olursa olsun canımı sıkmıştı. Bu noktada “Adam sevdiği kadına silah doğrultmuş, el kaldırması mı mesele oldu yani?” derseniz de haklısınız tabii.

"Ya ben senle hiçbir yere gitmiyorum ya!"

Zaten Sema da o noktaya pek takılmamıştı. Zira kendisinden özür dilemeye çalışan Sefer’e dediği gibi “hayatının tokadını” yemişti ve başka bir şey düşünecek halde değildi. Ne Bahri’yi ne de Sefer’i görmek istiyordu. Sefer'e de, hışımla kendisinden uzaklaşan Sema'nın ardından bakakalmak düşüyordu. 


Sana bir şiirler olmuş sevgilim.

Yüzün-gözün söz içinde.

Hangi imlâ kitabına baksam,

“Ben” den ayrı yazılıyorsun.

                             Özdemir Asaf


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER