Sefer ile Sema Meselesi: En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.

Sefer ile Sema Meselesi: En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.
Açık hava tımarhanesi
Sema’ya da ölüm hiç yakışmıyordu doğrusu. Bölüm sona erdiğinde, o zamana kadar o kadar da çok sahiplenmediğimiz Sema’nın ölmesi ihtimali sosyal medyayı coşturmuştu. Memleketten kilometrelerce uzaktaydım ama seyircilerdeki yas ve şaşkınlık havasını hissedebiliyordum. Dizinin şaşırtmayı başardığı zamanlardı. Herkesin merakla beklediği yeni bölüm fragmanı da oldukça başarılı hazırlanmıştı.

"Ama hiç ölümden bahsetmemişti."

Bölümün başlangıcındaki pişmanlık ve üzüntü hali de oldukça etkileyiciydi. Özellikle Ayşegül ve Sadreddin’in tepkileri çok gerçekçiydi. Bahri Baba’dan sonraki en büyük pişmanlık Sefer’inki olmalıydı. Sema’nın cansız bedenini arabanın bagajına koyan Poyraz’ı gördüğünde üzüntü ve pişmanlığının öfkeye ve intikam alma isteğine dönüştüğünü anlamıştık.

"Ömrümde bir kere sevdim, onu da ziyan ettiniz."

Sanki kendini tutuyordu. Masum olduğuna inandığı Sema’nın intikamını almak için yola düştüğünde isyanını ancak ıssız bir yol ortasında haykırabilecekti. Tüm yaşananların arkasındaki Zafer’e ulaşamasa da sağ kolu Necdet’i şıp diye bulup, gerçeği öğrenince “Neden bana mânî olmadınız?” nidalarıyla kafasını taşlara vuran Bahri’ye bile bırakmadan itinayla alnının çatından vuracaktı. (Benim hatırladığım dizide ölümle ilişkili ilk kaplumbağa da birkaç saat önce Sema’nın yattığı yerde cansız yatan Necdet’le birlikte görünmüştü.)


"Estağfirullah baba, bizim yanacak canımız kalmadı artık."

Baba’nın Sefer karşısında pişmanlığı yersizdi. Sefer’de zaten kelime tükenmişti. Ama Sefer’in acısını, onun da adeta Sema’yla birlikte öldüğünü, konuşmaya tâkâti kalmamış bir halde Baba’dan gitmek için müsaade istediğinde hissetmiştim asıl. 


Bahri: Biliyorum, bana çok kırgınsın. İçin içini yiyor değil mi? Ben de senden hiç farklı değilim. Sevdiklerini kaybetmek konusunda bir kitap yazsam, yok satar.

Sefer: Bu kaybetmek değil ki baba. Ölüm Allah’ın emri. Er ya da geç hepimizin başına gelecek. Ama bu başka bir şey. Ölümden ağır. Bana artık müsaade et baba. Beni yok say. Olur mu? Ben artık duramam buralarda. Bu eve gelemem. İçim sıkılır, kalbim daralır, yapamam.

Bahri: Peki, sen nasıl istersen. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER