Pargalı İbrahim Paşa
Muhteşem Yüzyıl tarihin tartışmamız en etkileyici
karakterlerinden biri. Kibirli, egolu, sadık, cesur, civan, aşık… Öncelerinde
hayalperest, masum ve cilveli bir karakter iken, güçlendikçe büyüyen egosu, kibir
ve cesaretiyle kurallara meydan okuyan bir yükseliş örneği göstermiş, haremdeki
düşmanları ve siyaseten koltuğuna göz dikmiş politikacılarla aynı anda
savaşırken, bir yandan da can dostu Süleyman’ın kendine dehşet ötesi güç
verişini saygıyla izlemiş ve kabul etmişti. Sonunda, en tepeden aşağıya kör
bir vaziyette bakarken yine en büyük düşmanı tarafından, en büyük dostunu
Azrail bellemişti.
Karışıklığın ve tezat bir döngünün merkezinde bulunan İbrahim
Paşa’nın haremde Hürrem Sultan’la didişmeleri, laf sokuşmaları; Hatice Sultan
ile naif, Nigar Kalfa ile sert aşkı; siyasete uzanan büyük kibri ve egosu;
savaşlardaki cesur askeri yeteneği onu bu serüvenin inanılmaz büyük bir şövalyesi
yapmıştı. Hürrem Sultan severlerin bile sevmekten korkmadığı bir karakter olan
İbrahim Paşa, ölümüne rağmen sesi ve ruhuyla saraydaki karakterlerin,
izleyicilerin de hafızalarında her daim yer etmişti.