Sultan Süleyman
Osmanlı İmparatorluğu’nun en güçlü, en kudretli
hükümdarı… “Ben Süleyman” ile başlayıp, “Ben Süleyman” ile biten ömrü arasında
dokuduğu hayat seyirciye çok dokundu. Türkiye’de ve dünyada Sultan Süleyman’ın
kudretini, aşkını, zarafetini ve asaletini sorgulamayan, bilmeyen kalmadı. Hem
etrafı çok kalabalık, hem çok yalnız, hem de yalnızlıktan arındığı anda
sevdiklerini bir bir kaybeden bir karakter oldu. Sevdiği, değer verdiği herkesi
sırayla uğurladı, en sonunda karanlıkta, yapayalnız, vicdanının gümbürdeyen
sesi, yalnızlığının sessiz uğultusu ve biçare, acılar içinde münferit kaldı.
Dışarıda
en güçlü zaferleriyle adını tarihe yazdırırken, içeride, hareminin sıcak
savaşının merkezindeki kadınlarla mücadele etti, kimi zaman onların
gölgelerinde kaldı. Sadakatin istediği yegane şey olması, yegane yoncası Hürrem’i
bir kez olsun yanından ayırmadı, aynı zamanda en değer verdiklerine,
evlatlarına ve dostlarına da birer birer kıydı sadakat. En sonunda bu dünyadan
bir Süleyman geçti. Hepimizin yüreğine öyle bir dokundu ki, o dokunuşun yaydığı
dalgaların ahengi şimdi bile fısıldıyor notalarını ince bir müzik halinde.
Şimdi bile duyuyoruz Süleyman’ın acılarını, zaferlerini, hüznünü ve mutluluğunu…