BONUS BRANDO:
“Kaşesiyle yeteneğini birbirine
karıştıran aktörü, bir zaman sonra yerden kazırsınız..”
“Senaryoda yazılanın dışına
çıkamayan bir aktör görürseniz, bilin ki onu işe yapımcının karısı almıştır.”
“Sanat eseri diyebileceğim bir
film görmedim henüz..”
“Geçinmek için yalan söylemek..
Aktörlük başka nedir ki?..”
“Aktör olmasaydım, çok iyi bir
dolandırıcı olurdum.. Başkalarını çok rahat kandırırdım.. Ama aktör oldum..
Şimdi kendimi kandırıyorum..”
“Ben siyahlar ya da yerliler için
değil, insan ırkı için mücadele ediyorum..”
“Bir aktörü en çok korkutan
şey, söylediği yalana seyirciyi inandıramamaktır..”
“Yaşayan en büyük oyuncu diyorlar benim için.
Saçma! Yaşayan en büyük oyuncu benim köpeğim.. Karnı acıkınca beni sever gibi
yapıyor ve her seferinde de kandırmayı başarıyor. Bundan büyük oyunculuk
yoktur!”
“Bağırıp çağırmak, birilerini
tokatlamak hiç zor değil, asıl zor olan, bütün bunları hiç bir şey yapmadan
yapabilmek..”[7]
Marlon Brando adına patentli tumba akort düzeneği
NOTLAR:
[1] “Aktör” kelimesine “aktris” kelimesini de kapsatıyoruz.
[2] Bu Stella Adler de başlı başına bir dosya konusu. Yazdık bir
kenara..
[3] Bu dediğini rejisini yaptığı ilk ve tek film olan One-Eyed Jacks fliminde “Körler
ülkesinde tek gözlüler kral olur” şiarından yola çıkarak anlatmaya çalıştı.
[4] “Kıl payı kurtuldum polisin mermilerinden” diyor self hypnosis kasetlerinden birinde..
[5] O otuz torundan biri de Courtney Love imiş meğer..
[6] Elbette A Streetcar Named
Desire/Arzu Tramvayı öncesi ile (
The Eagle Has Two Heads/Çift Başlı Kartal
oyunu ), The Godfather/Baba sonrası Last Tango in Paris / Pariste Son Tango) var
mesela.. Ama..
[7] Çok doğru.. Oyuncunun kalibresi en iyi, diyalogsuz sahnelerinde
anlaşılır.