Star Wars | The Force Awakens: Güç daima bizimle!

2014 yılında okuma provasından yayınlanan ilk fotoğraf
Dolayısıyla, Star Wars ile büyümüş, abilerinden ablalarından duyarak Star Wars sevmiş bizim nesil, sinemaya gidip orijinal üçlemenin devamı olan filmi izlerken müthiş bir duygusal yük taşıyoruz. Bu yüzdendir ki, John Williams’ın belki de bir film için yazılmış en meşhur müziği patlayıp ekranda Star Wars yazısı belirdiğinde çığlıklar atmaya başlıyoruz. 40 sene önce devrim niteliğinde sayılan giriş yazıları ekrandan akarken bizim de gözlerimizden yaşlar akıyor. Han Solo’yu Millenium Falcon’da gördüğümüzde salonda alkış kopuyor. Çünkü Star Wars bizim çocukluğumuzu, gençliğimizi, hayatımızın çok önemli bir bölümünü temsil ediyor. Bu filmler George Lucas’ın sadece oyuncak veya tişört satmak için tasarladığı pazarlama unsurları değil. Star Wars aydınlık ile karanlığın çatıştığı, kahramanlarla kötülerin kapıştığı ve sıradan bir gencin korkusuz Jedi Ustası haline geldiği klasik bir serüven filmi. Üstelik bunlar izlemesi çok zevkli filmler. 

George Lucas, 2012 senesinde Lucasfilm Limited firmasını Disney’e sattığında, Disney derhal yeni bir üçlemenin çekileceğini duyurmuştu. O zaman hepimiz Disney ve Star Wars hakkında espriler yapıyor ve felaket haberi beklercesine yeni filmi bekliyorduk. Bir sene sonra filmi J.J.Abrams’ın yazıp yöneteceği duyuruldu. 2014’te yayınlanan bir fotoğrafta ise orijinal filmdeki kadronun yaşlanmış ama dimdik durduğu, yeni film için geri döndüğü ilan edildi. O fotoğraftan sonra yeni film için heyecanlanmaya başladık. 2015 yılının Nisan ayında yayınlanan teaser ile bekleyiş çılgınlık haline ulaştı. Tamamen orijinal üçlemeye saygı duruşundaki bu teaser’da, Luke ve güç, Millenium Falcon ve heyecanlı X-Wing sahneleri, sevimli droid BB-8 ve son anda ekranda görünen Han Solo vardı! Ağlayarak izledik bu teaser’ı! Galaksinin en sevilen kahramanlarının geri döndüğünden artık emindik. 

17 Aralık’taki gösterimden üç ay önce gece yarısı seansı biletleri satışa sunuldu ve anında tükendi. Sonraki üç ay ise günleri saya saya geçti gitti. O gece yarısı salonda ışıklar sönüp de Lucasfilm yazısı ekranda belirdiğinde ise coşkulu bir alkış koptu, ikonik müzik patlayıp Star Wars yazısı belirdiğindeyse artık hepimiz çığlık atıyorduk.

J.J.Abrams, George Lucas ve orijinal Star Wars filmine bir saygı duruşu olarak çekmiş. Prequel üçlemedeki dijitallik yok bu filmde, gerçek mekanlar, gerçek araçlar, kullanılmış eski püskü silahlar ile ilk filmin verdiği hisse yakın bir tarz tutturmuş. Film, Return of the Jedi’den 30 sene sonrasında, Luke Skywalker’ın ortadan kaybolduğu bir dönemi anlatıyor. Yıkılan İmparatorluğun küllerinden, "İlk Düzen" diye başka bir şeytani organizasyon yükselmiş.

İlk Düzen’in amacı son jedi Luke’u ortadan kaldırmak. Yoksa Luke yeni Jedi düzenini kuracak. Asi birliği, Direniş cephesine evrilmiş, başlarında da General Leia var. Leia, Luke’un yerini bulacak önemli bir ipucunu alması için, en iyi pilotu Poe Dameron’u Jakku gezegenine göndermiş. Poe ipucunu buluyor ancak o esnada İlk Düzen ve gücün karanlık tarafındaki Kylo Ren Jakku’ya gelip Poe’yu yakalıyorlar. Neyse ki Poe tam zamanında elindeki ipucunu tatlı droid BB-8’in içine saklamayı başarıyor. Poe esir alınırken çölde uzaklaşan BB-8, kimsesiz bir genç kızla karşılaşıyor. Bu da yeni kahramanımız Rey, o bir hurdacı ancak başının çaresine pek güzel bakabilen, güçlü, nefis bir karakter. Rey, sanki dev bir kedi olan BB-8’i çölden kurtarıyor ve serüvenimiz başlıyor.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER