Vildan Atasever rocks!
Kemal Demir
"Bizi alıştırdılar yazları renkli cıvıl
cıvıl çıtır çerez 'hafif' işlere şimdi burnumuzun dibine bu kadar dram
dayamak niye?" diyordum, dizinin fragmanlarını her izlediğimde.. Klasik bir yetimhane hikayesi klişe kız kavgaları ve arabesk hayatlar ısıtıp ısıtılıp önümüze yine yeni yeniden servis edilecek diye düşünenlerdendim. Ama yine de boş
günümde bir yaz dizisi de ben izleyeyim diye oturdum ekran karşısına ve
daldım Yaz kızımızın hikayesine... Dalış o dalış efendim iki saat nasıl
aktı anlayan çıkışa gelsin.
Teknik detaylarla
başlarsam müziklere tek kelimeyle ba-yıl-dım! İşin ruhunu çok iyi
yansıtmıştı. Atakan Ilgazdağ çok sıkı iş çıkarmış. Görüntüler tam bir
Istanbul şöleniydi. Bu işlerden pek anlamam ama çekim açıları ve
kalitesi çok iyiydi. Yağız Alp Akaydın ve ekibinin ellerine sağlık..
Hikayeye gelirsek annesine
çok düşkün biri olarak annelik ile ucundan kıyısından bağlı her hikaye
ilgimi çeker, biraz da ondan mütevellit kulağımı ayırmadım sihirli
kutudan çıkan seslerden... Dikkat kulak diyorum göz değil.. Her ne
kadar hikaye 'totalde' aksa da parça parça aksayan yerleri ardı. Mesela bir çocuğu olduğunu öğrenen anne babanın arabadaki toplamda iki cümlelik 'durumu' sorgulama sahnesi fazla soğuk ve aceleye getirilmişti . Sahiden bu kadar basit mi oluyor bu işler? Öte yandan hem Mert'nin hem Umut'un annelerine ısınamadım. Ilk bölümün günahı olmaz derler ama diyaloglardaki pürüz de yok sayılacak cinsten değildi. Hiç tanımadığın bir kadın gelip
'oğlunuzdan çocuğum oldu' dese kuracağınız ilk cümle 'torunum nasıl
görebilir miyim?' mi olurdu? Velev ki oldu madem bu kadar kolay
kabulenen anlayışlı bir kaynanasın o zaman bunca olay yaşandığında
neredeydin demezler mi adama?
Öte yandan hikayenin
çatısını kurdukları ana karaktere daha bir özen beklerdim
senaristlerden. İlk anlarda yaratılan 'yazan, duygusal ama bunu belli
etmeyen güçlü kız imajı' çok iyiken birden bire kendini arkadaşı için
feda eden 'olgun arabesk kız' tavırlarının kurmacalığı fazla göz
tırmaladı. Finaldeki bıçak çekme sahnesinden bahsetmiyorum bile.. Ama
oyunculuklar bir nebze örtüyordu kusurları.. Ece Çeşmioğlu karaktere
inanmış yazılan her cümleyi inanarak dillendirmiş ve her sahneyi
inanarak oynamış gönlüne bereket..
Bunca olumsuz eleştiriden sonra Vildan
Atasever'e değinmemek olmazdı. Baştan sona hayranlıkla izledim kendisini
kocaman alkışlar efendim. Tavrı edası tam bir 'anneydi' Karakter için
genç görünüyor algısını yıkmak için çok uğraşmış belli ki. Özellikle
yıllar sonraki eski sevgili karşılaşmasında o bakışlardan hayal
kırıklığını öfkeyi ve yarım kalmışlığı anlamayan yoktur heralde.. Ama
ama ama.. Vildan Atasever ne kadar 'cuk'sa Tansel Öngel bir o kadar
olmamıştı. Büyük oyunlar, poz kasmalar.. Ayrı ayrı tamam ama bir çift
olarak kaç kişiyi peşlerinden sürüklerler bilemem.. Ben bu hikayenin
devamlı izleyicisi olsam Çağdaş Onur Öztürk ve Vildan Atasever
ikilisinin fanı olurdum net!
Özetle her hafta ekran karşısında oturup
bu işin misafiri olmam ama iş genel olarak temiz ve kaliteliydi. Emeği
geçen herkesin gönlüne bereket..