“Her şey aşk için ise bu acılar neden?”Esra Gedik
Yaz’ın Öyküsü ne anlatıyor diye sorsalar, her türlü aşk acısını anlatıyor diye özetleyebilirim. Gençlik aşkları, en iyi arkadaşa feda edilen aşklar, karşılıksız aşklar, yasak aşklar... Tüm hikayelerin ortasında ise feda edilen bir çocuğun hayatı var.
O çocuğu canlandıran oyuncu ise dizideki performansından çok geçirdiği değişim ile beni şoka soktu. En son
İki Aile’de izlediğim
Ece Çeşmioğlu zaten güzel bir genç kadın idi. Bu dizide bambaşka bir insan olmuş. Yaz karakteri için azıcık büyük bir görünümü olsa da Yaz’ın asiliğini, deli rüzgarını başarılı yansıttı.
Vildan Atasever ile olan benzerlikleri de başarılı bir kast seçimi olmuş. Hikâyeyi bilmeyen birisi de Yaz, Umut’un kızıdır der.
Vildan Atasever’i
Bıçak Sırtı’nda izlemeyi çok severdim. Deli dolu bir genç kadını seyirlik canlandırıyordu. 36 yaşında olgun bir kadın profili de üzerinde sırıtmamış.
Tansel Öngel’in canlandırdığı Mert karakteri ise pek çok kadının hayatının bir döneminde rastladığı, âşık olduğu ve kendini aşktan soğutup Al Yazmalım’daki gibi Cemşit’i seçmeye iten bir karakter kadar gerçekçi olmuş. Tepkileri ve vücut dili doğal bir iticilik yaratmış. Karakterden konuşmaya başladı ilk anda hoşlanmadım.
Çağdaş Onur Öztürk kendine güvenen, efendi ve duygulu aşık erkek karakterlerini her canlandırdığında bakışlarının arkasında her an delilik yapabilecek biri saklanmış gibi hissediyorum. Sanki içinden bir anda manyak bir karakter fırlayacak ve tüm bu dinginliği bozacakmış gibi. Dizinin ilk bölümünden Tunç karakteri bana aynı şeyleri hissettirdi. Vildan Atasever ile uyumlu bir çift olmuş olsalar da karakter bir yerlerden beni dürttü: “Göründüğüm gibi değilim!” diye.
İlk bölüm sonrası dizinin ana hikayesini merak etmediğimi söylemeliyim. Yaz-Umut-Tunç ve Mert arasında yeniden şekillendirilmeye çalışılacak aile hikayesini merak etmiyorum. Dizide beni saran ise Yaz-Ekim ve Ferhat arasındaki ilişki. Dahası Yaz’ın kendi ayakları üzerinde durabilen ne Ferhat’a, ne de geç gelen bir aileye ihtiyaç duymayan güçlü bir kadın olarak gelişip gelişmeyeceğini merak ediyorum.
Öte yandan dizinin her türden aile ilişkisini ekrana taşıması hoşuma gitti. Aile denilen kurumun sadece kan bağı ile değil, başka türlü dayanışmalarla kurulabileceğini göstermesi çok anlamlı geldi. Kendi ailesi tarafından unutulan bir kadının, başka insanlara aile olmaya çabalaması hikayesi izlenir. Ancak bu aile olma hikayesi içerisinde umarım her defasında fedakarlık yapmak zorunda kalan ve ağlayan bir Yaz görmeyiz. Bu anlamda dizinin farklı kadınlık deneyimlerini ekrana taşıyacağını düşünüyorum. Kadın ağırlıklı bir hikaye olursa izlemekten kendimi alamam.
Ayrıca Yaz’ın iç sesinin yaratıcılığı beni benden aldı. Birileri
Yaz’ın günlüğünü ele geçirirse 40 bölümlük dizi yapabilir sanki. İsteyenler günlüğü buradan takip edebilir.
Emeği geçenlere teşekkürler. Dizinin yolu açık olsun.