Hep bir şeyleri bekliyoruz
bu hayatta harekete geçmek için. ‘’Şu gün gelsin yapacağım, bu kadar kazanırsam
belki tatil yaparım’’ diyerek hayatı, yaşamayı erteliyoruz. Sonra bir gün
geliyor ki her şey için çok geç kalmışız. Önümüze gelen şansı elimizle itmişiz
meğer. Ah etmekten, üzülmekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Bugün aslında
bu yazıya çok başka cümlelerle başlamak niyetindeydim. Daha neşeli, pozitif…
Ama hayatta hiçbir şey umduğumuz gibi gitmiyor maalesef. Bir an geliyor ki
yaptığın planlar, bir bir çöpe gidiyor.
Haftalardır sözünü ettiğim
doğum günüm geldi çattı sonunda. Size her zaman ki gibi umutlu şeyler yazmak
isterdim ama maalesef içimden gelmiyor. Bugün, 23 Ekim, benim için hem mutlu,
hem de arkadaşımın intihar haberini gazeteden okuduğum için berbat bir gün.
Karmakarışığım, bir yanım bahar bahçe, diğer yanım sonbahar. Şimdiden bu
karışık ruh halimin yansıdığı yazı için sizlerden anlayış rica ediyorum.
Bu fotoğrafın yazıyla alaka yok, öyle bakalım da içimiz açılsın diye konulmuştur!
Aslında bölüm de benim
kadar karmaşıktı. Denk mi geldi, ben mi öyle anladım, bilemiyorum. Her şey
arapsaçına döndü. Kimse net değil, bir karar aşamasında her karakter. Defne ne
gidebiliyor, ne tam kalabiliyor. Ömer’in hali Defne yüzünden ortada. Defne bir
karar verse, her şey onun için de netleşecek. Yasemin verdiği kararları
sorguluyor, Sinan ise yaptıklarının bedelini ödeme derdinde. Sizin de içiniz
karardı değil mi birden böyle toplu görünce? Gelin teker teker inceleyelim en
iyisi.
Bence tüm bu karmaşıklığın
düğüm noktası: Defne! O ne istediğine, ne yapacağına bir karar verse her şey
hallolacakmış gibi geliyor bana. Şimdilik iki senaryomuz var. İlki Defne
Ömer’in yanında olmayı seçerseden başlayalım.
-Ömer mutlu olur, biz
mutlu oluruz.
-Hayata daha pozitif bakan
bir Ömer, dertlere daha iyi çare bulabilir.
-Böylece Yasemin de yanlış
tarafı seçmediğine tam anlamıyla ikna olur.
-Koray eski depolarda klip
çekmekten kurtulur.
-İz geldiği yere geri
gider.
-Köşk Necmi ve Neriman’a
kalır.
-Passionis kurtulur.
Ama madalyonun bir de
diğer yüzü var. Ya Defne Ömer’i seçmezse? Daha doğrusu oyun yüzünden seçemezse?