Yasemin-Defne arkadaşlığı benim en
sevdiğim oldu. O ikilinin arkadaş olmasını en başından beri istiyordum zaten.
İkisinin de birbirinin aklına çok ihtiyacı var. Defne’ye kendine güvenme
konusunda Yasemin’den alâ kimse yardım edemez. Keza İsmail bilmecesinin
cevapları da Defne de. Herkes kârlı çıkar anlayacağınız bu arkadaşlıktan. Umarım
yakında görürüz bunu.
Çalınan ayakkabının ortaya
çıkması, Koray-Yasemin arkadaşlığı, Yasemin-İsmail barışması, Serdar’ın oyunu
öğrenmesi… İşte bunlar hep ileriye yönelik bölümü güzel kılan anlardandı. Neyse
ki sırlar hemen ortaya çıkıp, olaylar çabucak çözüme kavuşuyor dizide.
Ay sonu hesap yaparken ben!
Ve gelelim Ömer’e. İlk
onunla başlamadım diye bu onu yazmayacağım anlamına gelmiyor. Ömer karakteri
her bölüm kendini biraz daha aşmıyor mu sizce de? Bakışları, hareketleri, hali,
tavrı zaten ortada ama bir de dikkat edilmeden görünmeyen o küçük detayları da
yazıp, bizi iyice ekran karşısında öldürüyorsunuz Meriç Hanım. Yazıktır,
günahtır bizlere de. Olan var, olmayan var yani. Arkadaşının ihanetine uğrayıp,
emeklerinin çalındığı halde bile Defne’ye ‘’Ben çekip gittim ama sen nasılsın?’’
diye sorabiliyor. Asıl sorunun kendisine sorulması gereken yerde. Aynı hareketi
geçen bölümde de yapmıştı, ‘’Bağırdım ama kusura bakma’’ diyerekten. Nasıl
güzel seviyor bu adam böyle, ben anlayamıyorum. Zaten Barış Bey’in bakışları
dillere destan. Sırf bu bakışlar için bile Defne’nin bir süre daha Ömer’e acı
çektirmesine katlanabilirim sanırım.
Ama benim asıl beklentim;
gerçeğin ortaya çıkıp, Defne’nin Barış Bey’in son oynadığı reklamdaki gibi
‘’Affet beni’’ diye yalvarması yönünde. Ayrı acı çeken çift izleyeceksek eğer,
böyle izlemeyi tercih ederim. Elçin Hanım bu kadar güzel ağlarken, Barış Bey de bu kadar hissettirerek üzülürken, dibine vuralım acının madem.
Bölümde emeği geçen
herkesin emeğine sağlık. Siz, siz olun, umut etmekten hiç vazgeçmeyin, umut her
zaman vardır. Haftaya görüşmek üzere.
Kitapkurdu
Söylememe gerek yok ama fragman ve anket için tık piliz ^.^