"... ama insanın alnına bir kere yazılmışsa ne kadar uğraşsan kendini felaketten kurtaramazsın."

Kemalettin Tuğcu
Sizi bilmiyorum, ama Eren’in Pars’a ölümüne güvenmesine oldukça bozuldum. Neden mi? İlk sezonun son beş bölümünde yayımlanan flashforward sahnelerindeki Eren’in Ceylin’e olan bakışları, davranışları ve hitabeti hepimizi oldukça şaşkına çevirmişti. Ceylin’e sürekli “kız kanam”, “ciğerim”, “gıraliçeeee” derken; bir anda öldürmek isteyecek kadar düşmanca bakmasının tek sebebinin Ilgaz olduğunu öğrenmiştik. Eren için Ilgaz kardeşten farksız. Ancak, Eren sorgusuz sualsiz Derya’nın Pars için söylediklerine kati suretle karşı çıktı. Günahına girmemesi hususunda uyardı. Asla inanmak istemedi. Peki, Eren’in bu tavrının değişimindeki temel neden sadece Ilgaz mı? Eren’in ilk öğrendiği andaki tepkisini merak içinde bekliyorum. Her ne kadar alt metin gibi dursa da burada Derya’nın “Hayat bu konuda seni de şaşırtacak gibi,” cümlesini es geçmemek gerekiyor. “Yargı Melekleri” bu cümlenin altını misli misli dolduracak gibi geliyor.
 

Görkem'in ortaya çıkışını mantıklı bir sebebe bağlamalarını umuyorum

Hatırlar mısınız, bilmiyorum. Yargı’nın 22. bölümünde Merdan, Seda’ya bir kadın ve çocuktan bahsetmişti. Kadın, kocası tarafından dövülerek öldürülmüş ve çocuk ortada kalmıştı. Hatta Merdan'ın Yekta ile tek ortak noktaları bu “koca gözlü” çocuktu. Üzerinden epey bir zaman geçti. Açıkçası arada kaynadığını düşünüyordum. Bence kaynamıştı da! Ama, “Yargı Melekleri” her ne düşündüyse o koca gözlü çocuğu, yani Görkem’i oyuna dahil etti. Hikâyenin akışında önemli bir etkisi olmalı, diye o zaman da söylemiştim. Kafamda parçaları birleştirememiştim. Şimdi o Görkem, Metin’in kiracısı Ayten’in oğlu olarak karşımıza çıktı. Merdan, dediğini yaptı ve o koca gözlü çocuğu evine yerleştirdi. Anladım kadarıyla Yargı Melekleri hikâyede açtığı çukurları yama ile doldurmaya çalışıyor. Ayten ile Merdan’ın tanış olmalarına şaşırmadım. Aklımı kurcalayan taraf ise Neva’yı kaybolmadan önce gören son kişilerden birinin Ayten olması. Bu oyunda Ayten’in ne gibi bir rolü var? Yoksa her şey bir tesadüf müydü? Ayten, sadece Görkem’in bakımını üstlenen biri mi? İşte burada çarşı biraz karışık. Gönlüm tesadüf olmasından yana.

 
Sizce de Metin'in ikinci baharı olur mu?

Ilgaz’ın bu kadını fark etmesi uzun sürmedi. Ceylin, kaçırıldığı sabah Ayten’i eve girerken görmesiyle yeni kiracıları olduğunu öğrendi. Akabinde Ilgaz da bu aydınlanmayı yaşadı. Fakat, Ilgaz zaten Ayten’i tanıyordu. Neva’yı son gören kişilerden biri olması ve bu kadının evlerine yeni taşınan kiracı çıkması Ilgaz’ın şüphesini çekti. Neva’nın ölümü ile ilgisi olmasa bile tanıklardan birisi olması dosyanın seyrini değiştirebilirdi. O nedenle emniyete ifadesini almak üzere Kayagiller (@dizigiller1’den aldım) ve Ayten Hanım emniyete gitmek üzere yola çıktılar. Tabii ki Ayten’in ifadesinden bir sonuç çıkmadı. Şu an için Ayten’in misyonu Görkem’in bakımını üstlenmek. Gelecekteki rolü ne olur, bilinmez?
 

Oscar goes to Ceylin Erguvan Kaya!

Tolga, Ceylin’in bıldırcını olduğundan dolayı onun yolundan ilerlemeye devam ediyor. Ilgaz tedbir olarak dosyayı UYAP’a yüklemediği için ve Ceylin’in de dosyaya direkt ulaşamaması karşımıza tanıdığımız tabloyu çıkarıyor. Yalnız Ceylin hiç mi hiç uslanmıyor. Engin’i de emir eli gibi kullanıyordu ve başına gelmeyen kalmadı. Tolga da öyle olacak diye korkmuyor değilim. Neyse… Bu kaygımı bir dahaki sefere bırakıyorum. Tabii ki esas bomba Bıldırcın Tolga’nın Ceylin’in yolundan yürümesi değildi. Ceylin; baktı ki Tolga kıvıramayacak o zaman işi ben devralayım, diyerek adliyede tam da Rıdvan’ın görebileceği konumda baygınlık numarasını devreye geçirdi. Bu sayede Bıldırcın Tolga da dosyadan gerekli kâğıtların fotoğrafını çekti. Ceylin’in Oscar’lık oyunu takdire şayandı. Bu arada tesadüfen de olsa tüm adli birimler oyuna dahil olmuştu. Bir an, küçük bir an dahi olsa Ilgaz’ın zihninden hamilelik sinyallerinin yandığına yemin edebilirim, ama ispat edemem.


Bıldırcından kurta dönüşmesin de!

Ceylin, Merdan’ın büyük katkısıyla kaybolan Ocak ailesinin yaşayan tek akrabası amcanın adresine ulaştı. Ceylin vakit kaybetmeden adresi Bıldırcın Tolga’ya verdi. Tıfıl bir avukattan beklenilmeyecek atiklikte iş bitiriciliği ile dikkat çekiyor. Ceylin’inle yaptığı iş birliği her an ortaya çıkabilir. Yeni mezun avukatın bu kadar çabuk bir şekilde bilgilere ulaşması ve bu kadar göz önünde olması olası değil. Öyle laf kalabalığıyla karşısındaki Ilgaz ve Eren’i kandıramaz. Tolga’nın kendinden emin olmayan ve tutuk hareketleri kuşku duyulmayacak gibi değil. En ufak bir boşlukta Bıldırcın Tolga’nın aslında Ceylin’in maşası olduğunu anlayacaklardır. Şu an şüphelenmedilerse odak noktaları farklı bir yerde olduğu için. Sonuç olarak amcanın adresi bulundu. Ocak ailesinin kaybındaki sır perdesi de bir ya da bilemedin iki bölüme açığa çıkar. Amca Kadir Bey, büyük oğlunun ikizi olduğunu onayladı. Şu an Amerika’da yaşıyorlarmış. 20 yıldır ülke sınırları içinde değiller. Başka bir kimlikle geri dönmüş olabilirler mi? Peki, biz bu ikiz erkek kardeşi tanıyor muyuz? Açıkçası bana aile teorisi için en uygun aday evlatlık verilen ikiz erkek kardeş gibi geliyor.
 

Aşk kadına yakışır, sevmek adama*

Sevginin her türlü hâlini Ilgaz ve Ceylin’i izlerken şahit olduk. Olmaya da devam ediyoruz. Bir bakışıyla içimizi eritecek kadar aşk, onlara çok yakışıyor. Ceylin’in asansörden çıkmadığını gördüğündeki o telaşı, bozuk asansöre bindiği düşüncesiyle kahrolmanın ne demek olduğunu Ilgaz ile tecrübe ettik. Ceylin’in saçının bir teline zarar gelse ölecek kadar sevmek, tam da Ilgaz Kaya’ya özgü bir söylem olabilirdi. Bu Ceylin daha az seviyor demek olmuyor. Ilgaz’ın “ölürdüm” cevabından sonra, Ceylin’in bakışı, ses tonu, konuşurken gözlerinin dolması da sevdasına dahil. Ceylin’i bu dünyada Ilgaz’dan çok seven kişi yok. Bu sevginin gücü bir kadına bahşedilmiş en güzel hediye. “Yargı Melekleri” Ilgaz’ın “ölürüm” cevabını boşuna yazmadı. Hem “6 ay sonra”yı izleyeceğimiz sahnelere hem de Ceylin’in kaçırılmasıyla birlikte Ilgaz’ın duygu denizinde boğulmasına işaret ettiler. Araba sahnesini izlerken hafiften içim burulmadı değil. Kulağıma Toygar Işıklı’nın sezon finalinde seslendirdiği “Ben Ölürsem” şarkısının tınısı dolanırken Ceylin’in bir anda ortadan kaybolmasıyla Ilgaz’ın ne kadar yıkılacağını düşünüyorum. Sonrasında düğünde Ilgaz’ın “Bir daha seni bırakırsam bil ki son nefesimi vermişimdir.” sözleri hatırıma düştükçe üzülüyorum.

"Susayım ha?" dedi. Susayım, ama aklım almıyor bu işi. Demek karınca gibi toprağın altında yaşayan adamlar da var*

Bölüm sonunda adeta dejavu yaşıyorum. Ceylin yine arabanın için bilmediğimiz bir yere doğru götürülüyor. Bu defa arabaya atlama konusunda aptallık yapmıyor. Ancak, derdest bir şekilde kaçırılan diğer dört kişinin yanına götürülüyor. Açıkçası sahneyi izlerken ciddiyete alamadım. Allah aşkına Pınar Deniz’in ellerini önden bağlamak kimin aklına geldi? Ceylin bu şekilde çok rahat ağzındaki bandı açabilirdi. Ya da ellerini çözebilirdi. O kısım biraz saçma olmuş. Sahnenin inandırıcılığını bozduğunu düşünüyorum. Bu nedenle ciddiyet içinde izleyemedim. Sahneyi Pınar Deniz’in ellerini arkada bağlayacak şekilde kurgulamaları daha iyi olurdu. Evde bile bölümü izlerken kendi aramızda sahneyi eleştirdik. Orayı yapamamışlar. Kaçıran kişinin Çetin’le bağlantısı olabilir mi? Neva’nın arabasının kamera görüntülerinde şoförün maske kullandığı söylendi. Dikkat ettiyseniz kaçırılanlardan birinin (sanırım emlakçıydı) elinin içinde iğne izi vardı. Şırınga kullanmış olabilir. Doktor olduğunu söyleyen Çetin’den başka kimse aklıma gelmiyor. 39. bölümde ortaya çıkacağını düşünüyorum. Sema Ergenekon genellikle 4 – 5 bölümde katili ortaya çıkarıyor. Katili bulmak iş değil. Bence işin en karmaşık kısmı bundan sonra başlayacak. Atılan düğümlerin açılmasıyla epey oyalanacağız gibi geliyor. Umarım fazla sürmeden Ceylin’le birlikte diğer dört kişi de özgürlüğüne kavuşur.  
 
Bölümde emeği geçen herkesin ellerine ve gönlüne sağlık!
 
Mortis



*Kemalettin Tuğcu - Yer Altında Bir Şehir




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER