Fakat Ferhat'ın, "Hayatımızda ilk defa soyunan kadın
görmeyeceğiz" demesi hiç hoş olmadı. Sen benim için herhangi
birisin, sen olmazsan başkası olur anlamına geliyordu çünkü. Nitekim Aslı da
lafı buradan anlayıp ertesi sabah, "Senin
etrafında yok mu IQ'su telefonundan küçük kadınlar, onlara bak"
diyerek verdi yanıtını.
Oysa Aslı daha
kendisi ısınamamışken Ferhat için de bir battaniye olup olmadığını sormuştu. Aç
mısın, yemek yedin mi, üşümüyor musun gibi sorularla onunla ilgilendiğini, onu
önemsediğini defalarca göstermişti.
Soyunan adama böyle mi bakılır Aslı?! Sen beni güldürdün, senarist de seni güldürsün.
Ferhat'ın ilgi
gösterme biçimi tabii çok farklı ve anlaması da pek kolay değil. Saat 9'da
Aslı'yı almaya gelecek olması bunun örneği. Ufak bir flashback ile izlemeye
doyamadığımız masal sahnesini hatırlatmasalardı eğer, Aslı'nın yanıtsız kalan
soruları listesine eklerdim bu soruyu da. Evet bu bağlantıyı biz de
kurabilirdik ama emin olamazdık. Fakat madem o sahneyi hatırladık, şu da
olabilir: Özgür uyuduktan sonra evden çıkan Ferhat, hemen internette Güzel ve Çirkin masalını buluyor, okuyor ve
hikâyedeki benzerliğe şaşırıyor. Hatta bizim, "Ben miyim Çirkin, şimdi bir
de canavar mı oldum" diye okuduğumuz bakışlarıyla Aslı'ya haksızlık
yaptığını anlıyor. Masaldaki Çirkin'in olduğu gibi kendisinin de bir şansı
olabileceğine inanıyor ve Aslı'yı kendisine alıştırmaya çalışıyor.
"Burada kalsaydım daha büyük hır çıkacaktı"
dedi Ferhat, ailenle ilgilenmek yerine gece kaçamağı yapıyorsun diyen Namık'a.
Şahin'in söyledikleri yüzünden hır çıkacaktı herhalde, evden uzak olması için
başka bir gerekçe bulamadım. Aslı'yı evde bırakmama sebebi de onu Namık'tan
korumak istemesi olmalı.
Namık'ın rahatlığı
artık genişlik sınırlarını bile aştı, artık ya harekete geçmeli ya da biz bu
rahatlığın sebebini öğrenmeliyiz. Şahin ortaya çıktıktan sonra Ebru'yu göz
hapsinde tutması gerekirdi, yapmadı. Şahin öldü, yine yapmadı. Bütün yaptığı
telefonla konuşmak ve önüne gelene ayar vermek. Bölüm sonunda Aslı'nın
söyledikleri onu biraz olsun kışkırtır umarım.
Ayrıca borçlu olmak
konusunda Namık'a söylediklerine de alkış tuttum gücüm yettiğince. Namık biraz
olsun farkına varmalı artık Ferhat'ın onun emir kulu olmadığının. Yanında
duruyor, lafını dinliyorsa, ona ödenmemiş bir borcu olduğunu hissettiği için
değil, babasının kanını yerde koymamasına vesile olduğu için. Zaten Namık da en
büyük golü buradan yiyecek ileride.
Ferhat'ın da Namık
konusunda bazı adımlar atmasını bekliyordum ben, ama Ferhat cevabımı verdi
Namık'la konuşurken. Babasının katilini ona getirdiği için minnet ediyormuş
Namık'a bunca senedir. Peki ama Şahin'in kızı konusunun üzerine neden gitmiyor
Ferhat?
Alacağınız intikama şu anda ulaşılamıyor, lütfen zekanızdan emin olmadan tekrar denemeyiniz!
Ebru, Şahin'in
intikamını alacak ve kanını yerde bırakmayacakmış. Gülerim demiştim geçen
hafta, gülüyorum istemsiz. Babası vurulduğunda girdiği delikten çıkmaya cesaret
edemeyip SMS yoluyla adam çağırmaya çalışan, onu bile beceremediğinden bütün
evi telef eden Ebru mu alacak intikamı? Kusura bakmayın da ben yemedim. Ne
intikam yeminine inandım ne de çektiği acıya. Şahin'in bir başka yakını falan
çıksa bari ortaya.
Babasını toprağa
verdikten sonra acısını çekmek yerine koşa koşa hastaneye gelmesi de acısına
inanmama engel olan noktalardan biri. Aslında Aslı'yla kurduğu arkadaşlıktan da
şüpheliyim, ama hastanede Aslı'ya bu durumun böyle devam edip etmeyeceğini
sorduğu zaman, Aslı'yı korumak ya da en azından bu olayların dışında tutmak
isteyebileceğini gösterdi. Yani Aslı kurtulmak istiyorsa Ebru ona el
verebilirdi.
Ben varım diye korkmadın di mi bıçaklı adamdan?
Ama Aslı kurtulmak
istiyorum demedi, diyemedi. "Yani...
Şimdilik... Öyle görünüyor... Mecburen..." Kendisi de şaşırıyor ama Aslı artık
"kurtulmak" istemiyor ve istemediğini de söyleyemiyor yüksek sesle.
Buna mecbur olduğunu söylüyor onun yerine. Bıçak çeken adamdan korkmadığı gibi,
Ferhat'tan ve onun yanındayken yaşayabileceklerinden de korkmuyor artık Aslı.