Geçen hafta Kemal’in Zeynep için kurduğu “Keşke sen
ölseydin.” cümlesi üzerine kendisini epey bir azarlamıştım. Bu hafta ipten
aldığı Zeynep’e “Sen benim kardeşimsin,
senin ölmeni ister miyim?” dedi ama valla geçen hafta o cümleyi kurarken
derken samimi gözükmüştü bana. Acı çeke çeke de olsa, gerçek düşüncesi bu
olmasa da, bu cümleyi ağzına alması bile ona yakışmayan bir tavırdı ancak
hatasından çabucak dönmesine seviniyorum. Zeynep’i kaybetme tehlikesiyle burun
buruna gelince, vicdanı her zamanki gibi galip çıkı ki ona yakışan da buydu.
Bakın şimdi Zeynep’e gösterdiği destek, “Yanında ben varım.” diyerek verdiği güven,
yeğenine sahip çıkacağını söylemesi, tam onun o merhametli mizacına uyan
tavırlar. Nasıl da şefkatli yaklaştı Zeynep’e, hele de bebeğe bir şey
olabileceğini öğrendiği zaman…
Neyse ki Zeynep de bu güveni ve iyiliği boşa çıkarmadı. Kemal’in
onun hakkındaki “Yanlış birini çok
sevmiş, çok yanılmış bir kardeş.” tanımına çok katılıyorum ve haftalardır
da aynı şeyi söylüyorum. Bu yüzden de Kemal’i bu sefer satmayacağından emindim,
bir noktada vazgeçmesini bekledim hep. Gerçi zaten Emir’in, cinayeti Kemal’in
üstüne atmak için kurduğu plan da bana pek inandırıcı gelmedi. Üstünde parmak
izi olan 30 bin lira ve bir dakikalık telefon görüşmesiyle Kemal'i nasıl cinayetin azmettiricisi olarak göstereceği zaten bir muamma ama, Kemal’in Ozan’ı öldürme nedeni olarak
sunduğu bahane de hali hazırda saçmaydı. Nihan prangalarından kurtulsun diye,
uğruna o prangaları bile isteye taktığı kardeşini öldürtüp onu mutsuz etmek nereden bakarsanız
bakın mantıksız, kulağa hiç inandırıcı gelmiyor. Nihan’ı kurtarmak için illa ki birini öldürtecekse bunun Emir olması çok daha kesin bir çözüm olurdu. Hem Ozan'ın cinayetine dair gerçekler ortaya çıksın diye
el altından canla başla uğraşıyor ve Nihan da bunun bizzat şahidi. Dolayısıyla
böyle bir suçlamaya kim neden inansın?

-Emiiir, kalk yerine yat!
-Uyumuyorum Nihan, yalnızca gözlerimi dinlendiriyorum.
Nihan, Kozcuoğlu kardeşlere ne de güzel posta koydu öyle,
inşallah devamı da gelir. Emir’e kameraların önünde rest çekmesi ve boşanma
sürecinde kendisine yöneltilebilecek iddialara rağmen geri adım atmayarak
gümbür gümbür karşı çıkması benden geçer not aldı. Asu’ya da fırsatını her bulduğunda
laf sokmasına, onu iğnelemesine zaten alışkındım ama ilk defa bu kadar açık, bu
kadar net bir şekilde savaş ilan etti. “İstediklerimi
hiç bu kadar ısrarla istememiştim. Önümde duran herkesi ezer geçerim. İstersen
ayak altında durma.” Yürü be Nihan, Asu’yu ezeceksen sana eşlik edebilecek
yüzlerce kişi var arkanda! Sıradaki şarkı Nihan’dan Asu’ya gelsin, Sertap
Erener söylüyor;
“Benden birazcık
uzunsun
Ee bir o kadar da
huysuzsun
Anlamadım ne
diyorsun?
Çok hoş kadınsın
Ama yetmez ben
karar verdim
Ömür boyu o benim
Güle güle şekerim!”
Nihan “Bana dikkat
değil, inat lazım.” dedi ve ben bu inat kısmında sonuna kadar arkasındayım.
Ancak hikayenin Gandhisi olarak, dikkat konusunda da biraz daha dikkatli olmalı
bence. Mesele sadece Ozan meselesi değil ki, bir de şirket mevzusu var.
Nihan’ın zaten bu uzun süreli mücadeledeki en büyük falsosu hep tek bir noktaya
odaklanması. Sadece tek bir hedefe yönelince paldır küldür ilerlemek istiyor ve
diğer cephelerini çok ihmal ediyor. Hele de Ozan söz konusuysa gözü başka
hiçbir şeyi görmüyor ki bu en başından beri böyleydi. Allahtan yanında Kemal
gibi güçlü bir komutan var da pek çok açığını kapatıyor, arkasında bıraktığı
delilleri temizliyor. Fakat o da şirket işlerini boşladı bu hafta ve
dolayısıyla oradan bir gol yiyeceklermiş gibi duruyor. Şirkette yaşanacaklar beni çok etkilemez ama
boşanma davası sürecinde velayetle ilgili bir açık verirse işte buna çok
üzülürüm.
Bir de daha evvel hiç sorun görmediğim ama birkaç haftadır
gözümü çok tırmalayan bir şeyden bahsetmem lazım; makyaj! Bir kere oyuncuların yüz
ve boyunları arasında çok bariz renk farkı oluyor ki boyunla yüz arasındaki
tonu tutturmak makyajın temel kurallarından biridir. Ayrıca yüzler yağlıymış
gibi parlak durduğundan sağlıksız bir görüntü sergiliyorlar. Sanki birkaç kat
sürülmüş de cilt de onları kusmuş gibi hissediyorum. Hem o kadar makyaj, mimik
çizgilerine dolduğu için insanları olduğundan daha da yaşlı gösteriyor. Evet
arkadaşlar, makyaj kanalıma hoş geldiniz. :)
Bu bölüm sanki arabayı yol kenarına çekmişim de şahane
manzarayı, sıcacık bir çay eşliğinde keyifle izlemişim gibi hissediyorum. Fakat
görünen o ki mola bitti, arabaya atladık ve gaza bastık. Sıkı tutunun ve
emniyet kemerlerinizin bağlı olduğundan emin olun.