Serüvenimiz bundan tam iki
ay, iki gün önce büyük bir heyecan içinde başlamıştı. Her projeye yeni bir
umut, yeni bir heyecan ve yepyeni duygular içerisinde başlanır. Bu defa başka
olacaktı. Türkiye’de en iyi drama çeken ve çektiği işin tüm duygusunu
beraberinde getiren bir ekibin işi görücüye çıkıyordu. Öyle de oldu!
Zeynep Günay Tan ve Deniz
Koloş rejisi yine gönülleri(mizi) fethetti. Sadece o da değil. Sanat
yönetmeninden kostümcüsüne, mekân sorumlusundan boom operatörüne, kurgusuna
kadar bu durum yerini korudu. Özellikle cast direktörü Tülay Şimşek’i de
kutlamadan geçemeyeceğim. Beş gencin aileleri ile olan benzerlikleri, ekran
uyumu ve büyüklerin hikâyesi olarak adlandırdığımız, yetişkin oyuncuların
performansları hem gözlere hem de yüreğe dokundu. Buradaki yönetmen-cast
direktörü uyumunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Ekip, eski dost ve iş
arkadaşlığının vermiş olduğu tüm avantajı sonuna kadar kullandı. Çünkü
arkadaşlık bunu gösterir. Çünkü Arkadaşlar
İyidir.
Arkadaşlar İyidir’in senaryo ve hikâyesine baktığımızda ise önümüzde daha çok uzun bir
yol vardı. Dizinin yorumunu yazan biri değil de, salt izleyici olarak bile
final yapacağı haberini aldığımda üzüldüm. Hikâye olarak tam istenilen çözüme
erişmemişti. Yine hikâye olarak senaryosu öyle bir kıvam almıştı ki
izleyicileri soru işaretleriyle birlikte bırakıp, gitti. İzleyicinin tam olarak
yarım kalmaması açısından, bölümün son üç dakikasında hızlı final çözümü
yapılmış gibi dursa da tatmin olmadım. Bu da erken gelen finalin sonucuna neden oldu. Final haberi geldiğinde hafta ortasıydı. Hâliyle de
sahneleri çekerken oyunculara final haberi geldi. Uzun lafın kısası, bizlere telaşla mutlu bir son hazırladılar.
Kâbus görünce ben
İsterdim ki Candan’ın
hikâyesi yarım kalmasın. Bizlere daha çok Candan izletilsin. Neslihan Yeldan'ın Candan yorumu, Arkadaşlar İyidir kadrosu içinde en dikkat çekici olandı. Mesela Berke’nin babası Hakan Bey’le hangi ara tanışıp
arkadaş oldular? Bilmek isterdim. Emir’den öncesinde kim vardı? Nasıl bir ergenlik geçirdi? Alkole sığınmasındaki en geçmişteki travması neydi? Annesi, "teyzen gibisin" vurgusunu demek
isterken neyi ima etmeye çalıştı? Alkole olan bağımlılığı genetik olarak mı
geçmiş? Candan’ın babası nerede? Neden kızının kocası öldüğünde onlara sahip
çıkmamış? O kadar çok soru işaret var ki çözülecek, son üç dakikanın on saniyesinde
Candan’a yazılan final izleyici kimliğimi tatmin etmedi.
Hızlandırılmış aşk sahnesi
Keza aynı merak duygusu Tarık Hoca için de
geçerli. Eren'le arasındaki ilişkiyi altıncı bölümden sonra göremedik.
Dostlukları ilerledi mi? Birbirlerine olan muhabbetleri, paylaşımları ne
şekilde yol alacaktı? Eren’in içindeki enkazları nasıl gün yüzüne
ulaştıracaktı? Tarık Hoca’ya bir aşk lazımdı. Bunu da son iki bölümde karşısına
Ayşe’nin çıkmasıyla izliyorduk. Ayşe’nin de Tarık’a olan tutum ve yaklaşımı
tesadüf eseri gelişen arkadaşlığın ivmesini arttırdı. Final dolayısıyla bu
ikiliye de hızlandırılmış arkadaşlık turu yaptık. Emre Karayel’in bölüm içinde daha baskın görmek ve oyunculuğunu
biraz daha fazla izlemeyi isterdim.
Salih deyince bu pozu hiç unutmayacağım. İstikrarla sol profilden veriyor
Ayşe ile Salih ilişkisi de
yarım kaldı. Tamam, bitmiş bir ilişki söz konu. Ama yine de ortada kaldığına inanıyorum. Final dolayısıyla Tarık ve Ayşe’ye hızlandırılmış sahneler
yazılınca Salih’in sahne içerisindeki pasifliği bana yavan geldi. Neredeyse her bölüm aynı kadrajı verirken rastladım. Salih
karakterine hayat veren Devrim Özder
Akın’ın da bölüm içindeki etkinliğinin fazla olmasını dilerdim. Bizlere
sunabileceği oyunculuğunun da kısıtlı ve yarım kaldığına inanıyorum.
Yazı devam ediyor...