Bu sahneyi görünce aklına Tarık Akan ile Gülşen Bubikoğlu gelenler?
Merve’nin anne ve babası arasındaki uyum ve anlaşmayı görünce zihnimde yer alan sorulardan biri de “Leyla ile Emre neden ayrıldı?” oldu. Sonuçta ebeveynlerin çocukları için saygı ve sevgi çerçevesinde anlaşmış olmaları, Türkiye genelinin çok az bir yüzdelik dilimini oluşturmakta. Arda’nın Leyla Hanım’a verdiği sınıf ayrımcılığı dersinden sonraki yaklaşımını izlemeyi bekliyordum. Ece Dizdar’ın o ânki ifadesi, oyunculuğu ve hattâ 10 bölüm boyunca duruşundan taviz vermeden sergilediği performansını beğeniyle izledim. Leyla’nın hikâyesi de dizi içerisinde yer alan tüm rol ve karakterlerdeki gibi yarım kaldı. Keza aynı şekilde Ali Rıza Kubilay’ı da daha fazla izleme olasılığımızın olmasını tercih ederdim.


Kalbim yeşil ışık yaktı dediğinde (temsili değil)
 
"Bu hikâyede hangi karaktere inancın yok" diye sorsalar, düşünmeden Yunus derim. Kesinlikle oyuncu ile alâkası olan bir konu değil. Akın Akınözü ve oyunculuğu hakkında yorum yapmak, karar vermek bana düşmez. Yunus’u da elinden geldiğince ve en iyi şekilde izleyiciye vermeye çalışmıştır. Demek istediğim, 10 bölüm boyunca sadece Yunus’un hikâyesine inanamamamdır. Son bölümlerde evlatlık edinilmesiyle ilgili sahnelerde dahi (benim için) inandırıcılığı yoktu. İnandırılıcılığı olmayan bir karakterin annesini bulma-bulamama çabaları izleyici olarak gerilim yaşamamı sağladı. Son sahnede Seda'yla yakınlığına değinirsek, ikili arasında da bir takım duygu paylaşımlarının yaşandığını sezmekteyim. Seda-Yunus ilişkisini izlemeyi isterdim. Nasıl yol aldığı, birbirlerine açılma anlarını merak ediyorum. Seda'yı Berke'nin elinden kim kurtardı? Bu sorulara yanıt verilseydi, Yunus’a olan inancım biraz daha artardı. Ya da final oldu ama bizi de tatmin ettiler derdim.
 

Boşanmış aile çocukları

Bana göre, dokuz bölüm boyunca yer alan Eren’in aile hikâyesi sarpa sarmıştı. Hemen her bölümde aynı veya benzeri sahneleri görmekten sıkılmıştım. Bir tutukluk söz konusuydu. Hayri’nin boşanma kararıyla birlikte Kahraman aile birliğinin bitişini ve bunun sonucunun vermiş olduğu psikolojik devinimini izledik. Ailenin toplandığı alanın sofra olduğunu, yemek ve aile arasındaki bağın gücünü bize, bu sahne aracılığı ile vurguladılar. Burada Derin’in boşanmadan dolayı yerle bir olan psikolojisi, baba rolünü Eren’in devralması, parçalanmış olan aile birliğini tekrardan bir araya getirmesi. Öğretmeni dahi olsa başkalarının "aile" kavramı hakkındaki düşüncelerine kulak tıkaması gerektiği dişe dokundu. Aile hayatımızdaki en önemli kavramken, bu konuyu en ince hassasiyetle dile getirildi.
 

Senin yolun hangisi?

Berke ile Eren’in yolu tesadüf eseri kesişse de sonrasında gelen olayların rastlantı olduğuna inanmıyorum. Eren’in Berke’ye oyunları, Berke’nin Eren’i alt etme çabaları izleyiciyi pinpon topuna çevirdi. Son sahnede Berke, Eren’e iki hak sundu. Ya Gizem’i seçecek ya da Seda’yı! Anladığım kadarıyla da Eren, Gizem’i seçti. Hayatta böyle değil mi? Önümüze her daim imkânsızı sunuyor ve ister istemez iki seçenekten birini seçmiş oluyoruz. Sonra da bu seçimimizin sonucunu yaşıyoruz. Aslında bu Eren’in kim olduğunun da çözümü değil mi? Gizem veya Seda! Seç ve kim olduğunu bul. Kendini tanı. Hayatla barış. Arkadaşlar İyidir’in mottosu da bu:“Hayatta hiçbir şey boşlukta kalmaz. Yerini bulur.” 


Arkadaşlar İyidir reji ve oyuncu ekibi (Fotoğraf Hayal Köseoğlu) 

Başta Zeynep Günay Tan ve Deniz Koloş olmak üzere tüm reji ekibine, Ekin Atalar ve senaryo ekibine, Lale Eren’e, Cengiz Çağatay’a, O3 Yapım’a ve Arkadaşlar İyidir’in şu kısacık ekran ömründe emeği geçen herkesin yüreğine sağlık. Bizlere bir işten çok aile, dost, arkadaş kazandırdığı için teşekkür ederim. Hikâye yarım kalsa da dostluklarının baki kalmasını dilerim.
 
Mortissa

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER