“İlk defa yenileceğimi anlıyorum. Karşımda kendinden emin gözlerin, dudakların, ellerin bunu söylüyor bana.”
“Güzel olan
Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak
Erimek yarını olmayan zamanlarda
Durdurmak bir yerde bütün saatleri
Bütün kuralları kırıp parçalamak
”*

Kurallardan hoşlanmam. Pamir gibi bütün kurallara uyarsak hayatın tadını kaçıracağımızı düşündüğümden değil elbette, benim de kendime göre bazı kurallarım var. Ama ben esas olarak başkalarının, benim katkım olmadan ve fikrimi almadan dayattıkları kuralları hiç sevmiyorum. Bana göre hepsinin özünde emrivaki var ve ben normal şartlarda emrivakilerden nefret ederim. Ama kabul etmek gerekir ki, kendimizi sisler içinde yürürmüş gibi çaresiz hissettiğimiz ve aydınlığa çıkmak için savaşacak gücü bulamadığımız zamanlarda, biri bize yol göstersin isteriz. Hareket alacak gücümüz olmadığı için, başkalarının koyduğu kurallarla inşa edilen düzen içinde sürüklenip gitmek kolayımıza gelir. Fakat hayat hep böyle sürmez, kendi arzularımız da var, başkalarının talepleriyle çakıştığı zaman -gücümüzü de toplamışsak- genellikle tercih hakkımızı kendimizinkilerden yana kullanır ve yola devam ederiz. Çünkü evren mutlaka hareket ister.

Defne’nin de kendi hayatını yönlendirmesini istediği kurallar, Ömer’in koydukları gibi, başkası dillendirse emrivaki olarak algılanacak cinsten değildi. O kurallar Defne’nin gözünde, kendisinden çok Ömer’e yönelik kurallardı; kendi isteklerini göz ardı eden, yalnızca Ömer’in iç huzurunu sağlayacak nitelikteydi. Bu kız zaten bir yıl boyunca başkalarının onu oyun yüzünden istemediği şekilde yönlendirmeleriyle boğuştu, ondan öncesinde de tasarımcı olmak gibi kimi isteklerini geri plana atmak zorunda kalmıştı. Şimdi yorgunluktan birilerinin ona doğru yolu göstermesini istese de, sadece Ömer’in değil, kendi hayatını da yoluna koyacak bir düzen istiyor.


Elmayı unutmadım da dese miydim acaba?

Ömer’in sırf kendini düşünerek, bu kuralları maçovari bir tavırla koyduğunu söylersek ona da haksızlık etmiş oluruz. Sevdiği kadına nefes alacak özgür alan bırakan, isyanına kulak veren saygılı bir aşık o, bundan kıymetli bir şey olabilir mi? Yalnızca aralarındaki çapaklar temizlendiği zaman Defne’nin kafasının da daha netleşeceğini umuyordu. Ama hep söylüyorum, bunu emir kipiyle oluşturulan cümleler sağlayamaz. Dilek kipiyle olduğu zaman kulağa daha hoş gelir. Kötü tecrübelerle dolu geçmişi tekrar tekrar düşünmemek, hiçbir şeyden korkmamak kolay mı? Bunu sadece kurallarla sağlamak mümkün mü? Yaptıklarımızla desteklenmediği sürece ağzımızdan çıkan sözcüklerin bir kıymeti yok. Ama o sözcükleri destekleyecek tavırların sergilenmesi için de bazen “ikinci şans”ın tanınması gerekiyor.

Defne de "kendi hayatına" yönelik kurallar koyduğu yeni bir düzende, Ömer’in onun yanında ve hayatında olmasına müsaade ederek, ona sözlerini uygulamalı olarak ispat etme şansını verdi. Ömer kendi adına bu yönlendirmeden ve dizginleri ele alan Defne’den büyük zevk alıyor. Ömer’in o kadar uğraşıp sonunda gerçekleştirmeyi başardığı ikinci şans lansmanında, Defne’nin de, çabalarının karşılığı olarak ona ikinci şans için kapılarını açması şahane bir detaydı bence. Artık tamamlandılar, sevgili oldular diyemeyiz henüz, Defne şu an için yalnızca duvarlarını kaldırdı, kapılarını yeniden açtı. Ayrı geçirdikleri zamanı telafi etmek istercesine her günü birlikte tekrar tekrar yaşayacaklar. Ve sonunda da esas kırılma, Ömer’in kabusunda bile atıfta bulunduğu “şahane an” sayesinde gerçekleşecek. O an geldiğinde bir yerde bütün saatler duracak, bütün kurallar kırılıp parçalanacak!

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER