Defne, öpüştünüz bitti. Daha ne kadar hatırlayacaksın? Ya da siz flahback işini biraz yanlış mı anladınız? ^^
Arşive göre 57. bölümü izledik ama bana kalırsa bu 18. bölümün aynısıydı. Açıkçası, 18. bölüm daha güzeldi. Biz, eskiden daha güzeldik. Yansımalarda bu hafta muhabbetinden çok sıkıldım artık, tekrara düşüyoruz. Bir Passionis kaç kere batmanın eşiğine gelebilir? Batsın bu Passionis, bitsin bu Passionis, ağlatıp da gülene yazıklar olsun. Haftaya da Ömer Londra'yı öğrenirse, gelir gözümün önüne "Defne benim asistanım." diyen Sinan'daki travmalarımız. Lansman vs derken 9. bölüme mi dönsek, 19. bölüme mi düşünür, seçer, beğenir ve izleriz. Nereye kadar tekrar edeceğiz, onu da kestiremiyorum. Ömer kiralık aşk olsaydı bari yanlışlıkla falan, iki eğlenseydik. Böyle ne yaptığımızı da anlamıyorum. Gitmeye çalışıyormuşuz ama aslında dünya yuvarlakmış da başa dönüyormuşuz gibi sanki. Bırakın ileri gitmeyi, hoşuma bile gidemiyor bu durum. Ve aramızda kalsın, ben bayağı kırılıyorum. 

Defne ve Ömer sahnesi yazılmadığının farkına varılması için olağan tüm samimiyetimle, buradan yetkililere seslenmek istiyorum. Defne ve Ömer klibi izlemek istemiyorum daha fazla. Ömer'in manasız 'Defne burada kal'ları, seyirci için gibi hissediyorum. Ama aynı kadraj benim umrumda değil ki, ben replik istiyorum. Geçiştirilen Defne ve Ömer sahneleri, bir yere bağlanmayan saçma didişmeler ve zaten fragmanda izlemiş olduğumdan fazlası olmayan bölümdeki sahnelerine artık bir dur denmesi gerektiği kanaatindeyim. Defne ve Ömer'e dair her şeyi fragmanda izlemek ve bölümde daha fazlasını görmemek beni üzüyor. Sezona bomba gibi giren Kiralık Aşk'ın gidişatından memnun değilim ve bunu yazarken de yüreği sızlayan bir seyirciyim. Tüm bunları da elimden geldiğince, yapıcı olması adına yazıyorum. Çünkü kim, çok sevdiği bir dizi hakkında kötü beyanda bulunmak ister ki? 

"Ömer beni terk etti de terk etti." karın ağrısı bitti, şimdi "Yemek de yemek." mevzusuna takılı kaldık. Fragmandan anladığım kadarıyla da haftaya, "Haki gömlek de haki gömlek." diye tutturacağız. Peki konumuz neden olması gereken dışında her şey? Bari, Defne ve Ömer'i bir akşam eve koyun, biz görmeyelim, ertesi günde "İyi ki konuştuk her şeyi hallettik." repliğiyle geçiştirilsin ve kafam rahat olsun. En azından kafam rahat olsun. Çünkü anladığım kadarıyla, aradaki hallolmayan "esas konu" bir tek bana batıyor. Zaten, Defne ve Ömer dışında herkese batıyor. Konunun anladığım kadarıyla Defne ve Ömer'le alakası yok. Onlar yerlerinde saymaya devam etsin, Defne ve Ömer'in konuştuğunu görmedikçe yaşadıklarının dahasının ilgimi çekeceğini zannetmiyorum. Bölümdeki en dokunaklı sahnelerin, esas çift dışında her hafta başka bir "ikiliye" ait olmasıyla gelen hayal kırıklığı da benim şuursuzluğum zaar. Kiralık Aşk Evreni'ndeki herkesin çokzel konuşabildiğini gördükçe, Defne ve Ömer'le derdi olan evrene, her geçen gün biraz daha küsüyorum. 

Bazen çok uç şeyler mi istediğimi sorguluyorum, bunu bu satırları yazarken fazlasıyla yaptım zaten. Geçiş bölümü olduğunu kabul edip kabuğuma çekilsem mi diye düşündüm. Yazılarımı düzenli takip eden okurlar bilir, pazartesiden önce yayınlamam yorumumu. Çünkü demlenerek yazmayı seviyorum ve bu süreçte çok eğleniyorum. Fakat, elde bir şey yok ki, geçen haftadan farklı ya da üzerine uzun uzadıya konuşacak bir Defne & Ömer sahnesi yok. Flashback beklemeyi geçtim zaten. Ama bu izlediğimiz midir gerçekten esas çift için reva görülen? Kiralık Aşk olayı da soğudu bitti artık, konuşacakları yerde "geç" olmuş olacak. Özellikle iki haftadır, Ömer sırrı bilmiyorken daha çok keyif alıyordum diye düşünüyorum. En azında yaşayamadıkları her şeyin bir sebebi vardı. 

Bugüne kadar üzeri örtülen her sahneyi bir şekilde yutmuş olabilmem, bundan sonra da aynını yapacağım anlamına gelmiyor. Çünkü Defne ve Ömer yerinde saydıkça ben de ilerleyemiyorum. Herkes kendi arasında başka bir dizide oynuyormuş gibi davranıyor. İso'nun hâlâ Yasemin'e aşık olduğunu düşünen Defne gibi gerilerde kalıyorum. Zaman geçiyor ama ben hâlâ her şeyin bir oyunla başladığı yerdeyim sanki. DefÖm pause tuşunda, kalan herkes playde devam ediyor. Bir şeyler gitmiyor ya da ters gidiyor, henüz çözemiyorum. Bildiğim tek şeyi tekrarlıyorum ben de o zaman, Defne ve Ömer'i özledim. İso ve Ömer'i özledim. Nihan, Defne, İso ve Serdar'ı özledim. Ömer ve Sadri Usta'yı özledim. Neriman ve Koray'ı özledim. Kiralık Aşk'ı, "Kiralık Aşk" yapan her şeyi özledim. 

Yalnızca özlem de değil, beklentilerim de vardı. Ömer ve dedesi barışsın diye yaşadığım tüm karın ağrısının nihayete ermesini istedim tüm sezon. Barıştılar bitti mi? Türkan ve Hulusi aşkına ne oldu? Öküz öldü ortaklık mı ayrıldı? Evi Ömer aldı ve Ömer'den nefret etme yüzsüzlüğüne devam mı ediyor Serdar, o konu açılmayacak mı? Defne'nin iki yüz bin lira borcu ne alemde bu arada, Fikret'in yaptıklarına sayıp üzerine mi yıktık? İnsan merak ediyor. Bunları ve daha bir çok şeyi. Biz skeç değil dizi izliyoruz. En önemlisi, Defne ve Ömer, bu oyuna dair ne konuştular ve ne konuşacaklar? 

Yıldızlı sorular: Defne, Albertine Kayıp'ı Ömer'in aldığını öğrenebilecek mi? Pamir'i dövecek değil mi? Ya da tam Defne ve Ömer barışacaklarken, onları yine ayıran ne olacak? Çünkü ben istiyorum ki mesela, kıyamet falan kopsun bari. Çünkü konuşamayan çift fantastiğinde ilerliyoruz madem, ilgi çekici bir sebepleri olsun.  Hem tekrara da düşmemiş oluruz böylece. Evde Kiralık Aşk izlerken, çay içemiyorum mesela. Çünkü, dizi monoton en azından ben kendimde farklılık yapayım. Çaydan vazgeçme fedakarlığını da her dizi için yapamam. ^^

Bölümün, İso'dan sonraki en güzel yeri, hukukçuların yanında, kalkmak için Ömer'in gözlerinin içine bakan ve saygısından ödün vermeyen Defne'ydi. Defne ve Ömer'i özledim mi demiştim? İşte galiba bunun gibi şeyleri özlüyorum. Uç şeyler mi istediğimi sorguladığımı söylemiştim. Aslında şimdi cevabını buldum sorumun. Ben, Defne ve Ömer'in nicedir beklediğim hâllerinden uzakta eksik hissediyorum, olmamamışlık hissi bundan. Yani geçtim fazladan beklentilerimi, Defne ve Ömer yok ki. Varmış gibiler ama yokmuş gibiler aslında. Ürün yerleştirme reklamı gibiler, geçerken uğramış gibiler, konuya adapte olamamış gibiler. Sahi ya neredeler? Bu kısmı aşamamıyorum.

Ve her şeye, -tüm anlayamadıklarıma- rağmen hâlâ umutla bekliyorum. Henüz vakit varken bir şeylerin daha güzel olabilmesini. diliyorum. Varsa kusurum, mazur görüle, sevgi ve saygıyla...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER