28.bölümde çok sevdiğim
bir sahne vardır; Defne ile Ömer birlikte Sinan’ın evinde çizim yaptıktan sonra
Defne’nin yıldızlara baktığı... Ömer yanına gelip “Ne görüyorsun acaba orada
benim görmediğim?” diye sormuştu, Defne ise cevap olarak “Söylemeyeyim şimdi
sürprizi bozulmasın.” demişti. Ardından ise Ömer, Defne’yi eve bırakırken “Ben iki iş arkadaşı gibi olmak istemiyorum.
Biz birlikte şahaneyiz. Mutlu olmayı hakkediyoruz” sözleriyle bankta dile
getirdiği tüm o “güvenmiyorum” meselesini bir kenara bırakıp kendi törpülenme
sürecini başlatmıştı. O haftaki yazımda Ömer eğer bu törpülenme sürecini
başarıp gurur ve mantığıyla verdiği savaşı kazanırsa, Defne’nin o yıldızlarda
ne gördüğünü anlama şansına sahip olacak diye yazmıştım. Ve bu bölüm Ömer
sadece Manisa’ya gelerek değil; aynı zamanda yıldızlar altında yaptığı
konuşmayla da bu süreci tamamladığını hepimize özellikle de bana kanıtladı:
“Haklıymışsın! Seni anladım da! Gerçekten
eşsizmişiz. Koca evren bizi aslında eşit derecede seviyormuş. Hiçbirimizin
hayatı diğerinden daha önemli değilmiş. Ve hepimiz ışığımızı yansıtacak biri
bulduğumuz zaman, aşık olduğumuz zaman tam orada pırıl pırıl parlayan birer yıldız
oluyormuşuz.”
Ve böylece 19 Haziran
2015 öncesine kadar gökyüzünde yalnız gezen iki yıldız, artık ruh eşlerini
bularak yani aşık olarak yalnızlıkların son verip daha da parlak bir görünüme
sahip oldular. Aynen rüzgarın ilk defa esmeye başladıkları o ilk danslarında arka
fonda çalan “Mavi nurdan bir ırmak,
gölgede bir salıncak, bir de ikimiz kalsak, yıldızların altında… Yanmam gönlüm
yansa da, ecel beni alsa da, gözlerim kapansa da, yıldızların altında…”
şarkı sözlerindeki gibi...
Küçükken yıldızlara
bakarken hayal kuran Defne’nin bu hayallerinde artık ona eşlik eden bir Ömer
var. Nasıl Defne Ömer’i anlamak için onun sevdiği her şeyi sevmek,
izlediklerini izlemek ve okuduklarını okumak istediyse şimdi de tüm
yaşananların ardından Ömer, onu anlıyordu. 4.bölümde Defne yıldızlardan
bahsederken ona hayran hayran bırakan Ömer şimdi yine yıldızların altında
sevdiğinin elini sıkıca tutuyor. Hem de hiç bilmediği tanımadığı topraklarda
olduğunu yadırgamadan. Çünkü artık beraber oldukları sürece nerede olduklarının
bir önemi yok onlar için. Ömer’in “Yuva
işte bunun adı. Her ne olursa olsun benim de senin yanında hissettiğim bu.” sözleriyle
dile getirdiği gibi onlar artık birbirlerinin yuvası. Bu yuva ister Manisa’da
bir yer yatağında olsun, isterse de dağ evinde ya da mahallede.
Yaşadığı bu mutluluk ile
suda boğulan kelebek Defne yeniden uçmaya başlayarak dile geliyor tıpkı aşkının
peşinden giden Lizzie gibi:
“Benim hislerim ve arzularım değişmedi. Ama ağzınızdan
çıkacak bir söz beni ebediyen susturur ama hisleriniz değiştiyse şunu
söylemeliyim: Beni büyülediniz. Bedeninizle, ruhunuzla... Sizi seviyorum ve bu
günden sonra asla ayrılmak istemiyorum.”
Ardından şair Ömer İplikçi ona en güzel sözlerle eşlik ediyor: “Öyle doğru yerdeyim ki, hiç olmadığım
kadar. Bu gece hayatımın en mutlu gecesi olabilir.”
Ve böylece aşka karşı
verdiği savaşta yenilgiyi bir türlü kabul edemeyen mantık ile gurur yenilgiyi
kaybederek bu geceyi bizler için sonsuzluğun başlangıcı ilan ediyorlar.
Ben de bir otelde
odasında göz yaşlarıyla izlediğim ve ardından uçakta İstanbul’a dönerken derin düşünceler içinde yazma
fırsatına sahip olduğum bu yazıyı “Onlar
ermiş muradına biz çıkalım kerevetine” diyerek bitirmek istiyorum. Ancak bu
sözleri iç rahatlığıyla dile getirmek adına birkaç gün daha beklesem sorun
olmaz herhalde. Bizi gelecek hafta bekleyen düğün kimin hiçbir fikrim yok, tek
bildiğim Defne ile Ömer için mutlu sonun pek yakında olduğu… Gönlümden geçen bu
hiç önemi kalmayan Kiralık Aşk sırrının evlendikten sonra çıkması. Aynen yıllar
yıllar sonra Ömer’i pek de paramparça etmeyecek bir anda “Hikayenin yalan söyleyerek kurtarılacak kısmını çoktan geçtik, bence
artık doğruları söyleme vaktidir.” diyerek ortaya çıkan Kiralık Usta sırrı
gibi...
Sonuçta bu iyilerin
hikayesi... Bu nedenle yazımı Serdar’ın bir sözüyle bitirmek istiyorum: “İyi insanlarız biz, içimizden kötülük
geçmiyor, Allah da yolumuzu açık eder. Bir şekilde her şeyin iyisi doğrusu olur
merak etme.”