Bölüm, geçen
hafta öldürülüp, sıkılmış limonlar arasına atılan Ben Rouven’e gönderme yapan,
içki bardağındaki limon dilimleriyle başladı. Bardaklar, Nessa ve bardaki bir
adama aitti. Sonraki sahnede, ikisini beraber bir evde gördük. Nessa’nın
rızasıyla başlayan gece, yaralanıp tecavüze uğramasıyla sonlandı. Bu kısmın
ayrıntılarını bize çok göstermeyen ekibe teşekkürler. Zira The Honourable
Woman’ı izleyenler olarak psikolojimiz yeterince bozuldu, daha ne
kadarını kaldırabiliriz, bilemiyorum.
Nessa’nın kafa dağıtmak için
“one-night-stand” fikriyle başlayan bu gecesinin kabus finalinde, onu sokakta
kanlar içinde eve dönmeye çalışırken bulduk. Geçen bölümlerde Nessa’nın takip
edildiğini hatırlarsınız. Bu takip, Hugh’un işiymiş. İzleyen ajan, Hugh’dan
aldığı direktifle ortaya çıktı ve gizli kalacağına dair garanti vererek Nessa’yı
bir tedavi merkezine götürmeye ikna etti. Nessa’nın yaraları başına birkaç
dikiş atılmasına gerek duyulacak kadar derindi, peki ya ruhundakiler? Bir süre
sonra Hugh’un oraya gelip, perişan haldeki Nessa’yla “Barones Stein” diye
konuşmaya başlaması ise oldukça komikti, o haldeki Nessa’yı bile güldürdü.
Hugh, saldırganın kimliğinin belirlendiği, sorgusunun yapıldığı ve hastalık
bulaştırma ihtimaline karşı kan tahlilleri yapılacağını söyledi. Hatta
Nessa’ya, kimliğini belirtmeden, bir şifre kullanarak tahlil sonuçlarını
öğreneceği bir telefon numarası da verdi. Nessa’nın belirlediği şifre kelime
olan “Atika”, O’nun sırdaşına koşulsuz güveni ve duygularını bir kez daha
ortaya koydu.

8 yıl önce neler
olduğunu biliyorum.
Şefkatli bir baba
gibi Nessa’yı sokaklardan toplayan Hugh, tedavi sonrası dönüş yolunda, şefkati
bir yana bırakıp Gazze’de 8 yıl önce yaşananları bildiğini açıkladı, sorular
sordu. Beraber eve girerlerken, sanki o gece yaşananlar yetmezmiş gibi, onları
karşılayan Nessa’nın Danışmanı Francis, Ben Rouven cinayeti haberini verdi.
Durumu bu şekilde öğrenen Hugh, yaptığı telefon görüşmelerinden sonra, cinayeti
Yaniv Levi liderliğindeki İsrailli Samarian Savunma Birliği’nin üstlendiğini
anlattı. Hugh’un bu arada Nessa’nın ağzından laf almaya çalışıp "kardeşine
bile güvenmeyeceksin" ana fikirli konuşmasını, zamanı açısından biraz
acımasız buldum. Gerçi acımasızlıkların hedefindeki Nessa için bu, okyanusta
bir su damlasıydı tabi. Zavallı Nessa sırları ve yüklerinin altında ezildikçe
eziliyor, gözümüzün önünde günden güne eriyor.

"Projeye dahil olmamı kabul et, sırrın güvende kalsın."
Geçen bölümde
Kasım’ı kaçıranlar Nessa’ya “sana birisi gelecek” demişlerdi. Hemen ardından
kapıda teklifiyle beliren El-Amin’in, gönderilen kişi olduğu hissettirilmiş ama
açıklanmamıştı. Nessa onun projeye dahil olma teklifini reddetme cümleleri
kurmaya başlamışken, Jalal El-Amin ağzındaki baklayı çıkardı: “Projeye dahil
olmamı kabul edeceksin, böylece sırrın güvende olacak.” Görüyoruz ki
Filistin’deki örgütler, Stein Grup’a baştan beri temkinli yaklaşıyor. Önce
Samir Meshal, şimdi de Jalal El-Amin’le Nessa ve ailesinin yaptıkları yakinen gözetim
altında.

Nessa ve “Cable Guy"
Diğer yanda,
masumiyetini Nessa’ya bir türlü ispat edemeyen Shlomo, dinleyenleri tespit
etmek için görevlendirilen Teknik Mühendis Aron Yavin’e işbirliği teklif etmeye
gitmiş. Bu yardımı da alan Aron Yavin, dinlemenin, Stein Grup’un kurduğu
akademide, Ben Reuven’in geçen bölüm bulduğu gizli dinleme odasında yapıldığını
ortaya çıkardı. Haberi alan Nessa, bir elinde kızgınlığı bir elinde
yıkılmışlığıyla Ephra’nın karşısına çıktı. Ephra, sonunda onu kurtarmak için 8
yıl önce yaptığı anlaşmaları ve İsrailli askerin serbest bırakılması için
verdiği parayı, Nessa’ya anlatmak durumunda kaldı.

Bu sahnenin Türk
televizyonlarındaki karşılığı “Beni, beni, Bihter’ini” idi hatırlarsanız.
Ephra; bunları
yapmasaydım kurtulamazdınız, diyerek kendini savunsa da, Nessa için hayal
kırıklığı olmaktan öteye gidemedi. Sonra da "babamın ölüm emrini verenle
tanışsaydın, ne yapardın?" diye sordu ve sorusunu ilk kendi cevapladı:
“Ben, boynuna bıçağı saplar, intikamımı alırdım.” Bu cevapla, Nessa kardeşini
artık tamamen saf dışı bırakmak durumundaydı. Çünkü Nessa’nın gözündeki Stein
Grup, tam da bu intikam duygularının karşısında duruyordu. Ephra, niyeti yardım
olmasına rağmen "kimsenin teşekkür etmediği kahramanlığı" ve
sonuçlarıyla yapayalnız kaldı.
Nessa’nın sonraki
adresi, anlaşmanın diğer tarafı İsrailli Büyükelçi Daniel Borgoraz oldu. Ondan,
her zamanki gibi, “hiçbir şey bilmiyoruz” inkarıyla karşılık aldı. Nessa bu
cevapla yetinmeyecekti, çünkü söylediği gibi, artık kaybedeceği bir şey
kalmamıştı. Şartlarını sıraladı “aksi takdirde ben yokum” dedi ve ekledi:
“Projem için kimi seçersem destekleyeceksiniz.” Nessa, oğlunu kurtarmak için
El-Amin’le çalışacaktı. Tabi Ephra’nın İsrail’le ortak çevirdiği dolaplar, bu
kararı almasını kolaylaştırmıştır. Olanları öğrenmeseydi acaba yine bu şekilde
mi karar verirdi?

İki farklı adam Shlomo ve
Hugh’un işbirliği
Shlomo-Hugh
işbirliğini sevdim. Gerçi Hugh, sürekli bir şeyler yiyip, laf kalabalığı yapan
Shlomo’yla geçirdiği zamandan pek memnun olmasa gerek. Bu işbirliğiyle, Samir
Meshal’in ölmeden hemen önce, Filistin’le 4 saniyelik bir görüşme yaptığı
bilgisine ulaştılar. Hugh’a sadece ipuçlarını birleştirmek kaldı. Nessa, Samir
Meshal’le çalışsın diye, Shlomo hakkında sahte belgeler düzenlenmişti(ki biz
bunu yapanın Monica Chatwin olduğunu biliyoruz ama Hugh henüz bilmiyor). Samir
Meshal’in konuşmasını dinleyenler, cinayet emrini vermişlerdi. Filistin
örgütleri ise bu cinayetten sonra, daha sağlam bir adım için, Kasım’ı kaçırıp,
tehditle, o boşluğa El-Amin’i yerleştirip, omuzunun üstünden Nessa’yı
gözetlemeye devam edecekti. Hugh, bu bağlantıları kurdu ancak aklına yatmayan;
tüm bunların hizmetçinin çocuğuyla yapılmasıydı.
Hugh
araştırmalarını İsrailli Ateşe’yle görüşerek sürdürdü. İsrail’in, Samir
Meshal’in şu meşhur 4 saniyelik konuşmasını dinlediği, Samir Meshal’e bu
konuşmanın anlamını sormak için gittiği, ama birinin onlardan önce davranıp
adamı öldürdüğü bilgilerini kopardı. Ve fragmanda duyduğumuz o meşhur cümleye
ulaştı: She has agreed(O razı oldu). Meshal İsrail’in merakını giderirse bundan
zararlı çıkacak olan biri, bu konuşmadan haberdar olmuş ve meseleyi kökten
halletmişti. Demek ki İsrail dışında o da bu konuşmayı duyabiliyordu. Peki
kimdi bu razı olan kadın, neye razı olmuştu, artık bilmek istiyoruz. İsrailli
yetkili de, bulamamış ki, son çare bunu Hugh’a söyledi.

Allah'ım
bu olayı çözdükten sonra bana huzurlu bir emeklilik nasip et.
Hugh’un,
dinlemeyi yapan ikinci tarafı bulmak için, dinleme cihazında, teknik bir arıza
çıkarıp, kimin tamir edeceğini görme planı oldukça akıllıcaydı. Böylece ikinci
kulak misafiri de ortaya çıktı: İsrail’deki ABD Konsolosluğu. Bu durumda Samir
Meshal cinayetini işleyen de onlar oluyordu. Hugh, Amerika’nın olaya nasıl
dahil olduğunu da, Ephra’yı ziyaretinde Monica Chatwin ismini alarak öğrendi.
Ve Monica’yı takibe aldırdı. Burada her yol Amerika’ya çıkıyor.
Hugh bu
koşturmaların arasında bir de karısı Anjelika’yı gözetliyor ya, çok hoş. Onun
karşısında hep ellerini nasıl tutacağını bilemeyen aptal aşık modunda… Ah ah
madem öyleydi, aldatmayacaktın bu kadını. Kadın da onun tarafından
gözetlendiğinin farkında. Bu kez zorluk çekmesin diye ona gideceği bir
randevunun yeri ve saatini verdi.

Rachel’in gözü her an kocasının üstünde
Stein Ailesi
parça parça olmaya devam ediyor. Tüm hırçınlığına rağmen Rachel kocasına destek
olmaya çalışıyor ama nafile. Atika neden Rachel’a Kasım’la ilgili gerçeği,
şimdi anlattı sizce? Ben de bulamadım. Ephra’nın bunu ondan saklaması Rachel’ı
çileden çıkardı. Gözü artık daha çok kocasının üstünde. Aslında Rachel, sadece
kendini düşünen biri gibi görünse de, bu kadar ihanetin arasında, baştan beri
hikayenin en masumlarından biri. Olayların tavan yaptığı bir anda, zamansız bir
doğum yaşayacak gibi görünüyor, umarım o da çocukları da zarar görmez. Zira
çocukken tanık olunan trajedilerin izleri, yetişkinlerin aldığı yanlış
kararlarda açıkça görülüyor.
Bu arada Al Zahid
ailesinin oğlu, Kasım’ın Babası Saleh Al-Zahid de, olduğu yere sıkıştı. Kaldığı
evdeki çocuklar onun silahıyla oynayarak, birbirlerini yaraladılar, bu yüzden
mekan değiştirmesi gerekiyor, bakalım bu değişiklik ona nelere mal olacak?
Nessa’nın
anlaşmasına göre, Kasım'ın geri verilişi için şimdi sadece bir adım kaldı.
Hebron’da, El-Aminle ortak olunan projenin açılışını yapmak…