Aksiyon türündeki filmleriyle tanından Brezilyalı yönetmen José Padilha yeni filmi 7 Days in Entebbe ile 1976 yılında yaşanan uçak kaçırma olayının perde
arkasını anlatıyor. Hatırlanacağı üzere 1976 yılında Tel Aviv – Paris seferi
yapmakta olan Air France uçağı, 12 kişilik mürettebatı ve 248 yolcusuyla
birlikte Yunanistan’daki aktarma sonrasında ikisi Filistin Kurtuluş Örgütü
üyesi Filistinli, ikisi ise devrimci Alman tarafından kaçırılmıştı.
7 Days in Entebbe filmi
kaçırılma olayıyla başlayıp önce uçağın ilk durağı Libya’ya ardından da ikinci
ve son durağı Uganda’ya, Entebbe Havalimanı’na götürüyor. Devrimci Almanlar Wilfried Böse ve Brigitte Kulhmann üzerinden anlatılan hikayede bir yandan Entebbe’de
neler yaşandığına, rehinelerle nasıl iletişim kurulduğunu izliyor, diğer yandan
da bu soruna bir çözüm getirmek üzere yoğun mesai harcayan İsrail hükümetinin
merakla beklenen eylem planının perde arkasına tanıklık ediyoruz.
Wilfried Böse (Daniel Brühl) ve Brigitte Kulhmann (Rosamund Pike)
Berlin Film Festivali’nde Ana Yarışma bölümünde yer almasına
karşın yarışma dışında olan 7 Days in
Entebbe filminin en büyük sorunu, yaşanan hadisenin politik taraflarından
fazlasıyla uzak kalması. Beyazperdede son olarak RoboCop (2014) filmiyle izlediğimiz yönetmen Padilha’nın apolitik tutumu ise anlaşılır gibi değil, zira RoboCop’ta görüşlerini hiç çekinmeden
ifade ediyordu yönetmen. Bu filmde ise uçak Fransa uçağı olmasına karşın İsrail’in
sorumluluğu üstlenmesi bürokratik olarak bir sorun ve biz İsrail hükümetinin bu
sorunla nasıl başa çıktığını göremiyoruz. Harekatın Uganda’da gerçekleşecek
olmasının savaş anlamına gelip gelmemesi gibi bir belirsizlik de var ortada,
ancak Padilha bu konuya da değinmekten kaçınıyor. Genel itibariyle her iki
tarafa da eşit mesafede durmaya çalışıyor Padilha, ancak bunu yaparken objektif
olmayı ihmal ediyor maalesef, zira detayları keserek, törpüleyerek, izleyiciye
olayları olduğu gibi anlatmaktansa yalnızca seçtiği kısımları göstermek de sansürdür…
Açık konuşmak gerekirse 7
Days in Entebbe filmi izlemesi keyifli bir film, sonuçta yaşanmışlıklardan
uyarlanan bir uçak kaçırma filmi ne kadar kötü olabilir ki! José Padilha da kendince İsrail ve
Filistin’e “Hepimiz kardeşiz / Bu savaş ne diye?” sormak istemiş anlaşılan,
çünkü film boyunca üzerinde durduğu tek şey “Bu savaş bitmeli… Bu savaş bitmeli…”
Nedenine bile değinmeksizin, savaşın anlamsız olduğunu dahi anlatmaksızın bitirilmesi
gerektiğini söylüyor, hatta sonuna da “İsrail ile Filistin arasında hala
görüşme yok” diye not düşerek de filmi üç noktayla bitiriyor, “anladınız siz
onu” dercesine… İzlemesi keyifli olsa da içi dolu olan bir film değil 7 Days in Entebbe, ilk günden beri
oyunculuğunu abartılı bulduğum, bir türlü sevemediğim Daniel Brühl’e yer yer nispeten ısındığımı ise itiraf etmeliyim. Ancak
Entebbe değil de Filistin – İsrail
ile ilgili olduğunu vurgulayan bir adı olsa, Türkiye’de gişe yapabilir, benden
söylemesi.