The Real Estate: Fikir güzel, peki ya gerisi?

The Real Estate: Fikir güzel, peki ya gerisi?
Takip edenler bilirler, son göç dalgasıyla birlikte Avrupa’nın büyük şehirlerindeki konut fiyatlarında hızlı bir artış görülmeye başladı. Hızlı fiyat artışı da haliyle yasaların çiğnenmesi anlamına geliyor. Kiracı evi başkasına kiralıyor, sözleşmede adı olmayan kişilere evini açıyor, kısacası yasal olmayan yollarla evi kiralamış oluyor. Genellikle de bu evleri yasal olarak bulunma izni (vize ya da oturma izni) olmayan, adını herhangi bir sözleşmeye dahil edemeyecekler tutuyorlar.

Toppen av ingenting / The Real Estate filmi izleyiciyi İsveç’e, Stockholm’e, zengin bir adamın cenazesine götürüyor. Ondan kalan 72 daireli apartmanın tüm hakları da uzun süredir yurt dışında yaşayan ve apartmanın yönetimini üvey kardeşi ile onun oğluna bırakmış olan Nojet’e geçiyor. Geldiği gibi apartmanda yaşayanlarla tanışmak istiyor Nojet, her şeyin yasala uygun olduğundan emin olmak… Ne var ki tahmin ettiği üzere apartmanda başka işler dönüyor, biri ya da birileri yasal olmayan yollarla artan konut fiyatlarını fırsat bilip kendine pay alıyor. Bu durumdan rahatsız olan ve bu işlerle uğraşmak istemeyen Nojet, apartmanı satmaya karar veriyor. Bir alıcı buluyor, ancak sonradan asıl fırsatçının kendisi olduğunu anladığımız üvey yeğeni ile kavga ediyor ve apartmanı satmak için ne gerekirse yapmaya karar veriyor.

Nojet eline silahı almış, etrafa ateş ederkene...

Dürüst olmak gerekirse Toppen av ingenting / The Real Estate fantastik denebilecek sınırlarda yürüyor, tıpkı 2017 yılında yine Ana Yarışma kategorisinde yarışmış olan Pokot filmi gibi. Pokot kadar olmasa da Toppen av ingenting’insatır aralarında izleyiciyi yine nefretin ta kendisin bekliyor. Nojet hakkında bize pek bir bilgi vermeye yeltenmediğinden, filmin gerçekten de mülkle, apartmanla ilgili olduğunu düşünüyor insan izlerken. Ancak film bunu aksi yönde ilerliyor, merkeze apartmanı, apartmandaki göçmenleri, yasal olmayarak orada oturanları ya da kooperatif kurmayı isteyen yasal kiracıları değil, Nojet’in değişimini anlatıyor. Nojet’i tanımadığımız, yalnızca bekar bir kadın olduğunu bildiğimiz içinse karakter değişimi bizlere dürüst olmak gerekirse nedensiz ve zorlama geliyor. İçindeki öfke patlamasının nedenini bulma görevini bize bırakan film nedenine dair hiçbir ipucu, hiçbir yönlendirme vermeyerek de burada izleyiciye aşırı bir özgürlük tanıyor, insan kendini Nojet’e yaklaştıramıyor, yabancı kalıyor, benimsemek şöyle dursun neden ve nasıl sorularına dair bi yanıt bile bulamıyor.

Toppen av intenting ilk yarım saatlik sürede izleyiciye güzel bir film vaat ediyor olmasına karşın sonradan konudan tümüyle sapıyor. O ana kadar anlattıklarını silip bir kaostan yeni bir sonuç çıkarmaya gidiyor. Oyunculuklarıyla bir tragedyayı andıran ancak konusuyla ve anlatımıyla deneysellik seviyesinde kalan Toppen av intenting festivalin en zayıf filmi. Ancak söylemeden geçmemek gerekir, konusunu düzgün işleyebilse, hakkında çok daha farklı konuşuyor olurduk. Kısacası, “The operation was a success, but the patient died”* (Operasyon başarılı oldu ama hastayı kaybettik).


*Call of the Rockies filmi, J.M. Murdock karakteri



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER