Bilinmezliğin kıyısında kısa bir mola...
Net güzel sahneydi!
“Sen başka bir adamla giden kadını zorla kendine aldın!” Bu cümle Gönül'ün haykırışıydı, kalp kırıklığıydı, karanlığıydı... 

Tekin’in gözlerinde umursamazlık, Gönül’ün gözlerinde öfke… Bir tarafta “Seviyorum.” diyerek her şeyi yapmayı kendine hak gören bir adam, öbür tarafta kandırılan bir kadın. Hatırla Gönül, ekran yolculuğuna başladığında en çok merak ettiğim şeylerden biri de Gönül’ün Tekin’den nasıl hesap soracağı idi. Günler geçip de Tekin ve Gönül sahnelerinin nasıl etkileyici olduğunu gördükçe merakım daha da arttı. Nihayetinde o büyük hesaplaşma günü geldi çattı.

Tekin’in yüzüne yayılan umursamazlık o kadar sinir bozucu ki, insanın ekranın içine girip o masayı fırlatıp atası geliyor. Soğukkanlı bir şekilde çatalı, bıçağı tutup yemeğini yemeye devam etti adam yahu! O beklenen hesaplaşma sahnesinin yemek masasında geçmesini bekliyordum, o soğukkanlılıkla belki daha da etkili olurdu. Neyse, en azından karınları doydu.

Gönül’ün bölüm boyunca bir yandan Jülide rolü yaparken, bir yandan alttan alta intikam almaya başlaması güzeldi. Bir ara Jülide’liği bırakıp Gönül karakterine yaklaşır gibi olsa da, çabuk toparladı gerçi.


Son akşam yemeği...

Gönül ve Tekin sahnelerine bayılıyorum! Onur Saylak ve Gökçe Bahadır rocks! Hal böyle olunca hesaplaşma sahnesi benim için çok keyifliydi. Kısa, net ve can acıtıcı; her açıdan. O silah patlamış olsa dahi Tekin’i öldürmemeli. Eğri oturup, doğru konuşalım Hatırla Gönül’ü bu kadar keyifle izleten Onur Saylak’ın muhteşem Tekin performansıyken finale Tekin’siz yürümek beni üzer. Bir bütün olarak ele aldığımda tatmin olduğum bir 12 bölüm izledim, bunu final bölümüyle tamamlamak isterim. Artık ölmeden mi devam eder, etkili flashbackler mi kullanılır bilemiyorum. Bir de işin başka bir boyutu var. Gönül, Tekin'i vurursa katil olur. Oysaki en son isteyeceğim şeydir bu. Ne dersiniz karanlıklar aydınlığa çıkacak mı? Gönül'le bu zorlu yolculuk sonrasında nasıl vedalaşacağız? Tekin'e nasıl bir son yazılmış? Bilinmezliğin kıyısında kısa bir mola verdik, haftaya son durakta neler olacak hepsini göreceğiz. 

Eve yeni bir koltuk almanın zamanı geldi, baksana merdivenlerde oturdum kaldım.

Tekin ve Gönül’ün hesaplaşması kadar dikkatimi çeken bir diğer hesaplaşma sahnesiyse Selma ve Mete’den geldi. Mete karakterini canlandıran Ahmet Melih Yılmaz, ilk bölümden bu yana karakterinin sinir bozuculuğunu bir hayli güzel yansıtan biri olarak dikkatimi çekiyordu. Bu bölümde ise bayıldım! Ahmet Melih Yılmaz’ı ilk kez izliyorum, bundan sonraki projelerini takipte olacağım. Mete ve İlknur çaresiz insanlardı, yapayalnızdılar. Selma yıllarca yanlarında olmayıp, gelip de ahkam kesince bu yalnızlıkları daha da gün yüzüne çıktı. Hani dedi ya Mete; “"Hepimiz tutunacak bir şey arıyoruz. Hepimiz kötüyüz, hepimiz suçlu." diye. Ne haklıydı. Hepimiz işimize gelmeyen şeyler gördüğümüzde gözümüzü kapatmıyor muyuz? Hepimiz kafamızı çevirmiyor muyuz?  Selma, Mete ve İlknur’a gözlerini kapatmadı mı? Peki onu geriye döndüren ne oldu? Sadece kardeşinin intikamını alma amacıyla geri döndüğünü sanmıyorum doğrusu. Onu da haftaya anlarız artık.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER