At arabasının önünde para sayan adamlara bakarken birden Boris çıkınca gayri ihtiyari geri çekilen bir ben değilimdir herhalde. Zira hiç beklemiyordum! Yok artık!! Planı öyle kurmuş ki olur ya boğulursam diye Padre’yi dahi ayartmış. Fakat ondan da her an gerçekleri öğrenebileceğinden hareketle ilk fırsatta uzaklaştı. Açıkçası Boris’in sıfıra düşmüş o halini çok beğenmiştim. Boris gibi insanlar asla sıfırda kalmazlar. Tekrar nasıl çıkacağını izlemek keyifli olacaktı. Olacaktı amma...
Hafta içinde İpek Tenolcay’ın Filinta’ya katılacağını duyurmuştuk. Kendisini özellikle Kurtlar Vadisi’nden tanıyor ve gerçekten seviyorduk. Filinta’ya hemen çok yakıştırdım zira haberde bahsedilen "Farah ve Davut Paşa ile bağı” sözünden Farah’ın annesi rolüyle geleceği anlaşılıyordu. Gerçekten isabetli bir seçim olmuş. Hem İpek Tenolcay hem Berrak Tüzünataç keskin yüz hatlarına sahip oldukları için ana-kız durumu onlara çok yakışacak.
Aaaah ah siz bi de Davut Paşa'yı benden dinleseniz. Domates isterim muz getirir. Ne çektiim ne çektim...
Belli ki geçmişte yaşananlar yüzünden eşler birbirinden kopmuş. Belli ki Ruhi Paşa’ya yapılan tehdit ve şantaj Davut Paşa’ya da yapılmış ama o bunlara papuç bırakmamış. İpek Tenolcay’ın yani Feriha’nın Davut Paşa’nın ölümüne bu denli tepkisiz kalması muhtemeldir ki bundan kaynaklı. Yine de cenazesine gitti. Zira affedememiş olsa da derinlerde bir yerde onu anladığı çok açık. Cenazenin bir ucunda kendisi, diğer ucunda Farah vardı. O iki ucun bir araya gelmesi çok sürmeyecektir.
Farah’ın içinde büyük bir öfke ve intikam hırsı var ama aynı zamanda önünde yeni bir hayat var. İlk işi teşkilata girmeye çalışmak oldu ki bu gelişme beni heyecanlandırıyor. Farah o teşkilata çok yakışır. Annesini de tez zamanda bulup yeni bir düzen kuracaktır. Davut Paşa’ya uzun uzadıya kahrolmamasını çok normal karşıladım zira evet baba ama ortada ne bir anı, ne bir sarılmanın sıcaklığı var. Bunlar çalındığı için öfkeli ama bunların tadını bilmiyor. Dolayısıyla ne kaybettiğini ancak hayal edebiliyor, iliklerine kadar hissedemiyor.
Demek Garbis'i seviyorsun?..
Farah - Celal dövüşünü beğenmemiştim ama Garbis - Celal şovu güzeldi bak… Zaten Garbis’e hayranlığım vardı. Bu karşılaşmada o hayranlık bir kat daha arttı. Koca Padre’ye yeri öptürebilecek kapasitedeymiş. Helal olsun. Benim merak ettiğim Boris, Garbis ve Sansar gibi yetenekli adamlarla nasıl bir araya geldi? Sansar hadi tamam da Garbis’in hikayesi nedir? İlk sezon anlatıldıysa bir zahmet yoruma bırakıverin. Tabii ki son noktayı Celal koyacaktı ama virgüller epey keyifliydi.
Yerinden oynayan taşlar sayesinde Garbis’in dizideki geleceğini de merak ediyordum. Sokağa bırakılmayacak kadar değerli bir adam. Filinta bu konuda da bizi fazla bekletmedi. Boris’in Yüceler Meclisi’ne gönderdiği notun ardından Garbis’in okla Mustafa’ya Boris’in yerini bildirmesi soru işaretlerini ortadan kaldırdı. Garbis bu seçimi paradan dolayı mı yaptı yoksa Boris’den ziyade Sansar’a mı sadıktı bilmiyorum. Yine de bu durum onun kariyerinde de bir yükselmedir. Tebrik etmek lazım.
-: Şarjörü boşalttım anca sustu. +: Öyle deme Mustafa'm rahmetli konuşmayı severdi.
Mustafa notu alır da yerinde durur mu? Soluğu kayalıklarda aldı. İki taraf son kez karşı karşıya geldi. Boris’in vicdan ve iman üzerine söyledikleri başta ikna edici gelebilir ama sonunda ıslanan kişi vicdan ve iman sahibi Mustafa değildi. “Şehzadelerin aklı yoktur. Aklı olsa Padişah olurdu” repliğinde kendimi gülmekten alamadım. Ne diyebiliriz ki adam kendi mantığı içerisinde daima haklı. Boris karakterini başlangıçta yaratanlar ona bir burç vermişler mi bilmem ama yengeç dışında hiçbir burç kendini bu kadar haklı göremez.
Yüceler Meclisi’ne gönderdiği notta ne yazıyordu bilmiyoruz ama Boris, Mustafa’nın gelişini bir fırsat olarak gördü. İlk kurşunu da sıktı ama bilmiyor ki Filinta İngilizce’de Red Kit manasına geliyor. Gölgesinden daha hızlı silah çeken Mustafa’ya çooook uzun zamandır beklediği fırsatı vermiş oldu. Bu Lara için, bu Küçük Mustafa için derken baya yeşilçam filmlerine bağlayacak sandım ama adam şarjörü boşalttı yahu! Boris’den son bir gülüş ve ardından denize düşüş…
Boris'i de yedim ama doymadım...
Boris’i bir bölüm içerisinde iki kere öldürdüler. Peki ikna olduk mu? Vallahi ben artık cesedi görsem de zor ikna olurum. Zira cesedi gördük de ne oldu? Yine hortladı. Özellikle Mustafa’nın suyun üstünde onu görememesi ve Zaharyas’ın son gülüşü beni iyice işkillendirdi. Nitekim olaya farklı bir açıdan bakacak olursak ölü bir Boris Zaharyas’ı kimse tekrar öldürmeye kalkmaz ve peşine düşmez. O yüzden Serhat Tutumluer’e veda etmeyeceğim. Fakat hakkını teslim edeceğim.
Biliyorsunuz ben diziyi izlemeye ikinci sezon başladım ve Serhat Tutumluer beni resmen büyüledi. İnanılmaz görkemli bir oyuncuydu ve malzemesi iyi olan bir karakterle adeta devleşti. Boris Zaharyas bizim televizyon tarihimizin unutulmaz kötü karakterleri sınıfına adını çoktan yazdırdı. Onu izlediğim her an büyük keyif aldım. Eğer dizide gerçekten öldüyse yolu açık olsun. Umarım en kısa zamanda bir başka güzel projede karşımıza çıkar. Zira Serhat Tutumluer adı benim için artık dikkat edilecek bir isim. Bundan önceki dikkatsizliğim ise tamamen benim kusurum. Affola...
Ne! Doymadın mı?! Alllah gözünü doyursun amca ya! Cık cık cık...
Filinta 39. bölüm, ikinci sezonun en iyi bölümüydü. Hatta Emmy ödüllerinde olduğu gibi bir organizasyonla 2015 yılının tüm dizileri içerisindeki en iyi dizi bölümü kategorisi olsa onu da banko alırdı. Bize bu keyfi yaşatmak için yazmış, çekmiş, çalışmış, emek vermiş herkesin gönlüne ve özenine sağlık diyorum. Zira bu kadar nefis işler ancak büyük bir özen sonucu ortaya çıkar. Tüm ekibe bir kez daha saygı duydum.
Senaryoda bu bölüm ölüyor muyum?? :(
Son olarak Mustafa Avkıran’ın yolu açık olsun. Biz onu gerçekten sevdik. Fırçalarını özleyeceğiz. Karakterinin ölümüne herkesten biraz daha fazla üzüldüm zira usta oyunculuğu ile o kadar farklı ve güzel mimikler veriyordu ki bana bol bol caps malzemesi çıkıyordu. Hatta millet Davut Paşa capslerinden sıkılacak diye bilinçli olarak az yapmaya çalışıyordum. Caps membam kurudu desem yeridir. Ranini’nin deyimiyle bundan sonraki hayatında da ayağına taş değmesin.
Haftaya görüşürüz.