Bu sene Noel bomba gibi geliyor..
O kadar da değil...

Gölge macerası elbette bu kadar kolay bitemezdi. Polat aşağı inene kadar hem onu hem terziyi götürmüşler. Belki de terzi onu götürmüştür. Zira Karun karşısında hiç de yaralanmışa benzemiyordu. Üstelik terzi gibi birinin Karun’un huzuruna çıkabilmesine ve “aziz dostu” olabilmesine de şaşırdım doğrusu. Adamlar kılık kıyafetlerine aşırı düşkün olmalı.

Bu "Turkey-Hindi" espirileri maksimum 90’larda bitmeliydi yahu. Artık güldürmüyor da kızdırmıyor da... Aksine karakter bazında espiriyi yapanların zekası hakkında oldukça kötü bir izlenim bırakıyor. Fakat ne yalan söyleyeyim Algis’i beklemiyordum. Yaşadığı o kadar korkunun üstüne hala İstanbul’a gelebilmesi takdire şayan bir cesaret. Ra diyormuş ki "Türkiye’yi hemen bölelim", Amon, "yok büyük partiye saklayalım" diyormuş. Bu bölünme korkusu da beni yedi vallahi. Büyük devletlerin böyle korkuları olmaz arkadaşlar.

Algis konuşmasının enteresan tarafı mektup hikayesiydi. Amon mektubun açılmasını istemiş. Ra’nın temsilcisi de geliyormuş. Yani her şey hazır. Kısa süre içerisinde toplantı olacak ve toplantıyı Asya koruyacak. Kocca dünya gücü, koruma için özel güvenlik şirketiyle anlaştığına göre Polat sayılarını epey azaltmış olmalı. Asya’dan yardım istenmesine şaşırsam da hikaye için gerçekten güzel bir hamle oldu. Kaç bölümdür Asya’nın İhtiyarlara hizmet ettiğinden şüpheleniyoruz. Bu sorunun cevabını yakında alacağız. Eğer çalışıyorsa Karun’un yüzünü görmek isterim doğrusu. 

Gökçe var mesela Gökçe'yi tanıyorum gençliğimden, o olmaz mı? Peki Hale?... Jale?

Yusuf’un Öktem’i sormadığı kim kaldı acaba? Babasına da sordu. Adam doğal olarak tanımıyor. Meğer Öktem ve Yusuf İngiltere’de tanışmış. Birini kazanmak için çok geç kalınmış bir müdahale değil mi? Anlaşılan Yusuf’un tüm o karate hareketleri kişisel bir ilgiden başka hiçbir şey değilmiş. Peki ensesinde gözü olduğu ve iyi bir silahşör halini nasıl açıklayacağız? Yusuf fiziksel yetenekleri bakımından Polat’a çok uzak değil. İngiltere’ye master için gitmiş olsa bu iki yıl demektir. Sadece iki yılda bir Polat Alemdar edebiliyorsak, e bir ordu kursak ya.. Bin tane Polat Alemdar mesela hı nasıl fikir? Amerikalılar bunu kesin düşünürdü. Yusuf ile ilgili ne kadar bilgi açıklarlarsa o kadar çok yeni soru işaretleri doğuyor. 

Sinsiative baskınında belki Gölge’yi ellerinden kaçırdılar ama ne istediğini buldular. Bence bu Gölge’yi yakalamaktan çok daha önemli bir hamle. Zira bugün Gölge gelir, yarın Suret gelir. Eğer amaçlarını bilip o amaca giden yolu kapatmazsan birileri sürekli gelir. Sonuçta Gölge örneğin İspanya’nın Gijon şehrinde doğup okyanusa taş atarken “ya ben gideyim çok zengin olup şu toryuma bi çökeyim” demedi. Onu yönlendirenler var ve asıl muhattap onlar. Polat nihayet olayı daha geniş perspektiften ele almaya başladı. Bu zamana kadar hep kişilerle uğraşıyordu. Sanırım artık hamlelerle uğraşacak. Bakın bu da bir hanedanlık adımıdır.  

Biz burada markalaşmaya çalışıyoruz sen yaymış uyuyorsun!

Bu kıyafet konusundaki benzerlik hususuna dikkat etmeleri hoşuma gitti doğrusu. Artık Siyah Sancak arması daha çok belli olacak. Ön tarafa ve sırt kısmına da reklam alırlarsa masrafları çıkartır, devlete yük olmazlar. Ya bu adamların no name takılmaları gerekmiyor mu? İşlerini gizli yürütmeleri, tanınmamaları gerekmiyor mu? Armageddon geride ceset bile bırakmıyordu. Bizimkiler arma yapıyor. Vay beee…

Gölge’nin kimin gölgesi olduğu konusunu daha önceki yazılarımda biz de irdelemiştik. Nihayet Kurtlar Vadisi Pusu açık açık isim verdi. Gölge, Karun’un adamıymış ve en azından benim sandığım gibi bir kader ortaklığından ziyade Ariel onun yanına sonradan gelmiş. Bugün Karun, “Gölge’yi ortadan kaldır” dese, gidip gözünü kırpmadan öldürür. Demedi demeyin, bu Gölge-Ariel ilişkisi önünde sonunda çatırdar. 

Polat, aslan burcu olsa gerek. Dikkatleri üstüne çekmekte üzerine yok. Karun’un da dikkatini çekti. O enerji toplantısı adama resmen dokunmuş. Bu noktada bölüm boyunca en çok şaşırdığım sahneye tanık oldum. Karun, John Smith’e görev verdi. Hangi yetkiyle bunu yaptı bilmiyorum. Karun'un İsrail tarafı olduğu net. İsrailliler'in en yakın müttefiklerinin Amerikalılar olduğunu da biliyoruz. Yani bir Amun-Ra ayrımı varsa mantıken İsrail, Amun’dan taraf olacaktır. Amun-Ra gerginliği devam ederken Karun’un bu yetkisini anlamlandıramadım. Ben zaten kardeşinin yaptığı işleri ve konumunu da anlamlandıramamıştım. 

Gene dış-gece mi yazmışlar?!

Karun’un Polat politikası bana çok ilginç geldi. Polat’ı Şedid’le aynı algıya sokacaklarmış. Eğer geçen sene de aynı denemeyi görmemiş olsaydık gerçekten güzel plandı. Amaç da Türkiye’yi savaşa sokmakmış. Buraya kadar iyi güzel de bundan sonrası biraz boş kalmadı mı sevgili Vadi Aklı? Hani kimle savaşa sokmak istiyorlar bizi? Malum Rusya var, Işid var bir de şimdi Irak resmi yönetiminin tehditleri var. Derin güçler bizi hangi safta kime karşı savaşırken görmek istiyor? Zira memleketin şu haline benim aklım pek basmıyor.

Hoca ile Polat görüşmesinde Hoca’nın Gölge’yi tanıması gülümsetti doğrusu. Meğer Hoca'nın "yatırımcı buldum, yatırımcı buldum” dediği adam bizim Sekizinci Ferdinand’mış… Bu ihtiyarları anlamak mümkün değil. Bir yandan tahminimce en gizli toplantının koruma görevini alabilecek kadar derin ilerliyorlar, diğer yandan Ferdinand’ın kim olduğundan bir haberler. Ben daha bir şey demiyorum. Nasılsa Kuzey Irak’a gittiğinde başına gene bir şeyler gelecek. O zaman derim. 

Yusuf çıktı açık açık babasına "Asya senin önceki zamazingon mu?" diye sordu da rahatladık. Tabii ki Fehmi’nin bir şeyden haberi yok. Durumu olanca çıplaklığıyla anlattı. Bu açıklık güzel oldu ama şimdi ben merak ediyorum Yusuf, Asya ve Zeynep’in aynı kadın olduğunu nerden çözdü?

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER