Işıklar içinden geldin, sen, Romeo!
Kızların partisi bölümün mihenk taşı oldu. Bu bölümün gençlere odaklı olduğunu da rahatça söyleyebiliriz. Savaş gönüllerin prensi olurken Nazlı da güzel fiziğiyle göz doldurdu. Ne kadar magazinel konuştum değil mi? Ama öyle efendim. Melisa bile engel olamıyor bu genç aşıklara. Tek sıkıntım Savaş'ın abartılı yakınlığı. Gerçek hayatta da öyle insanları sevemediğimden midir nedir direkt antipati uyandırıyor bende. Öpüşme sahneleri bu yüzden gereken elektriği yaratamıyor. Her şey partiye fişeklerle dalmakla olmuyor. Ama duvar boyama fikrinle yine bizi bizden aldın Savaş. İyi alıştın sen bu işe, aynasızlara yakayı kaptırma sonra?


Yaaa sen şu surata baksana ne demek Elif??!!

Ali tıpkı Selin'in küçük düşürüldüğü zamanlardaki gibi Elif'le empati kurdu. Bunu onun centilmenliğine verebiliriz. Ama aşık olduğun kızı herkesin önünde hiç etmen mi gerekirdi? Sanmıyorum. Bu konuda Selin'in çözümlemesine kulak verelim. Gerçekten de Ali'nin sevgisi karşısındakini parçalamaktan besleniyor. Haluk'a çok benziyor demiştik ama gerçek oğlu değilmiş. Demek ki kabalık genetik değil öğrenilmiş davranışlardan biri. Hande Erçel'i bu hafta bir parça yorgun gördüm. Fiziksel olarak değil ama normalde oyunculuğunun bundan daha kuvvetli olduğunu düşünüyorum. Şaşkınlık sahnesinde pek fazla etkilenemedim. Nazar boncuğu olsun.

Haluk'tan öte Güneş'in öğrendiği şeye vereceği tepkiyi daha çok merak ediyorum. Bir ''Haluk'a güveniyorum...'' dramı daha kaldıracak takatim yok.

Siz neler düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyorum.

Güzel günler.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER