Defne Topal: Asi kızıl saçlar ve biraz altın suyu!

Filiz Akın’ın Kiraz’ı evvela tipi; dağınık saçları, solmuş tişörtleri, üzerinden düşen bol pantolonları itibariyle, bugün Sarıyer pazarına giden, Manu’da garsonluk yapan kabarık saçlı Defne’yi andırmaktadır. Vapurlarda, köprü üstlerinde işportacılık yaparken sokağın tozunu yutmuş Kiraz da, Defne gibi yeri geldiğinde gözü pek, mangal yürekli ve eli maşalıdır. Öfkelendiğine sözünü esirgemez, kafası attıranı içindeki cengâverle oracıkta tanıştırır.

Kendisine laf atan zamparalara bıçkınca haddini bildiren; celallendi mi müzikholü birbirine katan, Okşan’ı şarkı söylerken saçından yakalayıp üstünü başını yolan Kiraz’da; - biraz yumuşatılmış olarak- ağabeyine musallat olan adamların tepesine korkusuzca çullanan; devrelerini attıran Yasemin’e bir bardak suyu boca edip üzerinde atlayan Defne’yi görmek pekala mümkündür. Ve fakat Defne daha saftır; 45 sene öncesinin kültürel ve geleneksel kodları içinde yaratılmış bir karakterden bile daha pür ve katışıksızdır.

Kiraz’ın aklına kendisine ikram edilen pastanın içinde “ay bu pasta okunmuş mu, ilaçlı mı?” diye patadanak soruvermek gelir örneğin; gözü açık ve kurnazdır. Sonra içine girdiği oyuna hemen dâhil olur, rolünü kavrar, hafif kırıtkan, sosyetik kadın imajını üzerine derhal oturtur. Esas oğlana hafiften sırnaşmakla, gerdan kırmakla aklını çelemeyeceğini anladığında; kendini boğazın sularına mahsustan atmaktan çekinmez, adamın boynuna “ahh , sana hayatımı borçluyum” diye vakit kaybetmeden çapkın çapkın dolanır. “Ne okuyorsunuz kuzum” diye dalar konuya; “geçen bir roman okuyorum ağla ağla öldüm” demek politika okuyan adama para etmediğinde “ayy politikaya da çok meraklıyımdır, hep muhalefete oy veririm” diye kendince nabza göre şerbetini dağıtır.

Defne öyle mi? Neriman’ın “Ömer sever, oku bunları!” diye eline tutuşturduğu Sabahattin Ali’leri çantasına atarken bile “Peki ama Ömer bey ‘bu kız bunları bugüne kadar okumamış mı?’ diye düşünmez mi?” diye soracak kadar temiz ve açık yüreklidir Defne. Sahicidir ve rol yapmamaktadır. Hatta belki Defne, bugüne kadar “birileriyle bir olup bir başkasına oyun oynama” çatısı üzerine kurulmuş binlerce hikaye kahramanının hiç birinde rastlayamayacağınız derecede “rol yapmaya” uzaktır. Defne Ömer’i kendine âşık edip evlenmek üzere 200 bin TL almıştır; ama bunu sadece “siz çok iyi bir insansınız bunu hiç hak etmediniz” diye vicdan yaparken hatırlar. Esas oğlanı kendisine “âşık etmekle”, içine düştüğü bu “aşk-meşk-evcilik oyunu”yla aslında uzaktan yakından alakası olmaması; Defne’yi gerisindeki – ve belki ilerisindeki – tüm romantik komedi kahramanlarının ötesine, bambaşka bir yere taşır. Defne zaten temelde “romantik” olarak etiketlenecek bir karakter bile değildir, bana sorarsanız. Hatta bana bıraksanız, Defne’nin en tatlı, en sempatik ve aynı anda da “en az romantik” romantik komedi kızı olduğuna konuyu vardırmam olasıdır.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER