Defne Topal: Asi kızıl saçlar ve biraz altın suyu!

Buna karşılık Defne; Holly ile hem güzellik ve zarafetini, hem de bazı sevimli-şaşkın hallerini paylaşmakla beraber; onun gibi başına buyruk ve her şeyin önüne kendisini koyan bir karakter değildir asla. Defne için -küçücük de kalmış olsa- ailesi kutsaldır; çünkü zorlukları beraber atlatmışlar; anne-babasızlığın yalnızlığına beraber çare bulmuşlardır.

Geride bıraktığı kardeşi için içten içe vicdan azapları çeken Holly’nin aksine Defne, ağabeyini dar zamanında bırakıp gitmek bir yana dursun, onun için “dünyanın borcu” diyerek abartmayacağımız bir yükün altına atıvermiştir kendini, düşünmeden. Çünkü Defne kendini düşünmeyen bir kahramandır; parada, pulda, zenginlikte de gözü yoktur. Ömer’in nişanlı rolü yapmak zorunda kaldıkları için bir gece parmağına takıverdiği yüzüğün ne kadar güzel ve anlamlı olduğunu düşünür Defne, onu takmış olan annesini hayal eder, hatta belki kendine bile fark ettirmeden bu yüzüğün bir gün asıl sahibi olacak kıza imrenir… “bu yüzük kim bilir kaç karattır?” gibi soruların kafasında karşılığı yoktur. Daha sonra hayran olacağı, uzakta kaldığında özleyeceği Ömer’in zengin ve parlak hayatı, şık evi, arabası, ankastre mutfağı değil; o tezgâhın üzerinde “on tane çocuğu olsa dünyayı kurtaracak adama” roka, havuç, nar suyu sıkarken duyduğu tatlı heyecandır.

Rüzgârı ta 60’lardan estirdiğimize göre o zaman New York’un 5. Cadde’sinden binlerce mil doğuya gelip Filiz Akın’ın Kiraz’ına da uğrayabiliriz mesela. Yeşilçam’ın porselen bebeği, yılların eskitemediği ve ışıltısından almadığı Filiz Akın, 69 yapımı Cilveli Kız filminde, Hulusi Kentmen ile anlaşıp, Kartal Tibet’in canlandırdığı hafif çapkın oğluna -gazino assolisti Okşan ile evlenmesine engel olmak için- kiralık aşk oyunu oynayan işportacı Kiraz’ı canlandırmaktadır. Tanıdık gelen :) ?  İtiraf ediyorum, “tam olarak bu konu üzerinde bir Yeşilçam filmi vardı, vardı...” dan öteye gitmeyen bilgimle interneti hallaç pamuğu misali arayıp, sonunda bulup bir daha izlediğime değdi mi dersek, evet!

Evvela Cilveli Kız, sadece 1969’un güzel, bakir İstanbul’unu, Bebek sahilinden denize girildiğini görmek için bile izlenebilir. Unuttuğunuzu bir bir hatırladığınız Yeşilçam şarkıları; efsane “nayır nolamaz” replikleri, Filiz Akın’ın güzel sarı saçları, o yılların tatlı-seksi kılıkları içinde minik minik hoplayıp zıplamaları da izlemek için yeterli sebepler arasındadır. Ama belki de en matrak sebep “vay, bakalım neredeyse 45 sene sonra bir adet Elçin’de vücut bulan Defne’de, Kiraz’dan ne var da neler yokmuş” diye meraklanmaktır!
 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER