Evet, Çiğdem’le evlendi. Sonra şans mı, kader mi
dersiniz bilemem ama Arda ile ben İstanbul’da aynı şubede çalışmaya başladık. Çiğdem
ile mutlu değildi ama ben olanı kabullenmiştim. Arda ile, Ömer ile kurduğum
ilişkiyi devam ettirmeye çalışıyordum. Benim için sadece takım arkadaşı ve
akademiden bir dost olmalı idi.
Ancak ofisteki o sabahlar benim için bu durumu
zorlaştırıyordu. Sabahları aşık olduğum gülümsemesi ile elinde simitle kapıdan
girdiğinde, İstanbul’un anlamı farklılaşıyordu. Beni bu hayal dünyasından
gerçekliğe parmağındaki yüzük çekiyordu. Zamanla Çiğdem’le aralarındaki ilişki
daha da kötüleşti. Evde kalmamaya başladı. Çoğu zaman ofiste sabahlasa da bende
de kaldığı oluyordu. O zamanlar da hep düşünmüştüm, bir ömür Arda ile güne
başlamak çok şahane olurdu diye. Ama öte yandan bir evlilik söz konusu
idi. Ben hep O’nun en iyi arkadaşı olmaya çalıştım.
Elimi tut,bırakma sonsuza kadar .
Ömer ile Elif’in hayatını değiştiren malum olaylar
hepimizin hayatını derinden etkiledi. Elif ve Ömer’in her şeye rağmen ayakta
kalan aşkı Arda’ya da cesaret verdi. Beni öptüğünde O'na iki nedenden ötürü kızdım. Birincisi, ben de bir kadınım ve sevdiğim adamla ilk öpüşmemizi böyle hayal etmemiştim. İkincisi, Arda nasıl olur da aramızdaki arkadaşlığı mahvedebilmeyi göze alabilmişti? Benim korkularım vardı. Çok uzun süre
benim en iyi arkadaşım olmuştu. Kalbimin kırılmasından, dostumu kaybetmekten
çok korktum. En çok da bir aileyi yıkmaktan çekindim.
Arda işte, o kadar güzel anlattı ki yıllardır süren
aşkını. Benim geceler boyunca acısını çektiğim aşkın tek taraflı olmadığını
bilmek hem çok rahatlatmıştı hem çok kızdırmıştı. O zaman niye cesaret
edememişti, tüm o diğer kadınlar neden girmişti hayatına? Tüm bu sorular
karışık duygular benim Arda’ya net bir cevap vermemi engellemişti.
Sığınacak limandır, bazen aşk .
Ne yalan söyleyeyim Elif’in duruşu, Çiğdem’in
oynadığı son oyunlar beni cesaretlendirdi. Yıllardır içimde büyüttüğüm tüm o
duygular, sesi kısılmış itiraflar, ne varsa bir anda patlayıverdi. Patladığı yer
bir duruşma salonu olmasaydı daha iyi olurdu ama aşk bu işte kapattığınız
kutunun kilidi bir kere açılınca geri aynı kutuya kapatamıyorsunuz.
Şu sıralar aşkımıza fırsat kalmıyor. Yaşılan olaylar malum. Hayatımızdan hareket hiç eksik olmuyor. Ama biz çay gibiyiz sanırım. Yıllarca beklerken, demlendik. Duygularımız, aşkımız oturdu. Şimdi birbirimize bakarak, yan yana, yudum yudum içiyoruz sevgimizi. Aceleye gerek yok. Zamanında elimiz de dilimiz de çok yandı.
Beni biliyorsunuz sert bir kadınım. Öyle "canım-cicim" olaylarına ihtiyaç duymuyorum ama Arda'nın bana "kalbim" dediği her an kalbim iki katı hızla atıyor. "Senden önce ben yaşamıyormuşum Arda, hiç susma bana hep böyle seslen!" diyorum içimden. Hala inanamıyorum bu hale gelmiş olmamıza. Belki de ondan ben hala daha yavaş ve çekingen ilerliyorum. Büyü bozulmasın diye. Büyümüz bozulmasın işte!