Adım Farah: Canavarın Ninnisi!

Adım Farah: Canavarın Ninnisi!
Küçükken gök gürlediğinde üst kata koşardım. Oyuncak bebeğimi alıp ikişer üçer inerdim merdivenleri. Şarkılar söylerdim ona. Gök gürültüsünden korkmasın diye. "Şarkı söylerken insanın aklına korkmak gelmez" demişti babaannem.

Aslında şarkı söylediğim kişi bebeğim değil, bendim.

Hepimiz korkarız çünkü. Gök gürültüsünden, karanlıktan, canavarlardan, sevilmemekten, sevilmekten..

Adım Farah, korkunç bir gecenin, yan yana gelmesi bile imkansız olan karakterleri aynı çembere hapsetmesini konu alıyor. Dizi Arjantin yapımı olan 'La chica que limpia' dizisinden uyarlanan 'The Cleaning Lady' isimli yapımın uyarlaması.

Yani biraz 'suyunun suyu' dedikleri türden..

Dizinin öyküsü tesadüflere dair zincirleme trafik kazası gibi. Herkes birbirinin bi' yerden dostu ya da düşmanı. Koca İstanbul küçük bir sahil kasabasından hallice. Fakat tesadüfler sarmalını rafa kaldırırsanız, hikayenin güzel vaatleri var.

Adım Farah son zamanlarda yerli yapımlar arasında izlenebilecek en sürükleyici iş. Bu dizide dedikodunun ve ilişki taktiklerinin kol gezdiği holdingler yok. Ceketini savurarak kadınları aşkından bayıltan esas oğlan, sakarlığıyla şirinlik muskasına dönüşen esas kız da yok. Geçim sıkıntısı, hayat mücadelesi ve sığınmacı yaşanmışlıklarına dair meseleler var.

Canavar olduğunu düşündüğü bir adamın boynuna sarılan Farah, Farah'ın anlatamadıklarını bile duyan bir Tahir var. Bol aksiyon, derinlikli karakterler ve seyir zevki yüksek bir tempo var.

Engin Akyürek çamaşır makinesi çalıştırsa bile izleyeceğim sayılı isimlerden biri. Fakat bu projeye olan inanmışlığı öyle farklı ki "Tahir'i daha iyi kim oynardı?" sorusuna yanıt bulamıyorum. Fırat Tanış ile karşılıklı sahneleri tam anlamıyla oyunculuk resitali!

Ve Demet Özdemir.. Sana Bir Sır Vereceğim projesinden sonra her işinde "Başka bir şey, daha başka bir şey yapmalı" hissiyatım boşuna değildi. Farah'ı oynamamış, Farah olmuş! Anne, temizlikçi, doktor, göçmen, çaresiz, savaşçı.. Her biri ete kemiğe bürünmüş.

Hikayenin etnik yönü oldukça etkileyici. Farah'tan dinlediğimiz kısacık İran detayları işin egzotik büyüsünü güçlendiriyor. İranlı sanatçı Marjan Farsad'ın seslendirdiği Khooneye Ma isimli parça ise kristal bir rüya gibi:

"Evimiz çok uzaklarda, sabırlı dağların arkasında,
Altın tarlaların arkasında, boş çöllerin arkasında,
Bir rüyada, fantezide..."

Adım Farah bana kalbimin yerini hatırlatan çok keyifli bir iş. Hatalarını, tesadüf yumaklarını, eksiğini gediğini bağrıma basıyorum.

Güçsüzlerin, aşk ülkesine hiçbir zaman giremeyeceklerini anlatıyor çünkü. Kadınların yalnızca yürekli erkeklere hayatlarını verdiklerini. Ve erkeklerin yaşama göğüs geren kadınları cesurca sevebildiğini.

Adamlar içlerinde canavarlar taşır. Kadınlarsa adamlar.

O adamlar gözyaşına mendil uzatır bazen Tahir gibi.

Ve Tahir'in söylediği gibi:

"Ağlıyorsun... Ağlamalısın da."
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER