Ayşegül
Poyraz
Karayel’i izleme kararımda etkin rol oynayan Burçin Terzioğlu, Ayşegül ile
bende birazcık hayal kırıklığı yarattı. Belki de İlker Kaleli’yi daha önceden
pek bilmediğimden sıfır beklenti ile onu kritik ederken, çok beğendiğim Burçin’den
daha fazlasını beklediğim için böyle hissetmişimdir. Ama Ayşegül’ün
beklentilerimi karşılayamamasında neden olarak, iki bölüm izlememize rağmen
karakterin hala özelleşememesini söyleyebilirim. Örneğin Ayşegül neden
doktor olmuş; hayatta idealist mi hırslı mı; romantik mi gerçekçi mi; sevgisini
gösterebilir mi gibi gibi sorular hakkında seyircide bir imge oluşturmaması
karakteri boşlukta bıraktı. Ayşegül’ü izlerken elimizde sadece Burçin’in tatlı
mimikleri vardı. Ama onlar da Ezel’den
Dayı’nın kızı Azad’ın, Merhamet’ten şehirli
zengin kız Deniz’i üzerine giymiş hali gibiydi. Umarım
tez zamanda Ayşegül’ün özgün karakteri ortaya çıkar eski roller zihnimizden bir
an önce silinir gider.
Kafamda
Ayşegül ile ilgili o kadar soru var ki, bir şekilde karaktere ikna olabilmek için
saçma sapan detayları merak ediyorum. Ayşegül hakkında ilk merak ettiğim şey
soyadını resmi olarak Çilingir olarak değiştirmiş mi ne yapmış bu kız? Yoksa o
da evlenip boşandı da o soyadını mı kullanıyor? Ya da hastaneden istifa edip Londra’ya
gitme kararı neden kardeşi ölür ölmez değil de neden şimdi? Peki, Taner ile
ilişki durumu nedir? Nereden tanışıyorlar? Taner neye güvenip de dan diye
evlilik teklif edebiliyor?
Ayşegül
hakkında kafamda oturtamadığım bir diğer şey de; bir kardeşini ölümle
kaybetmişken diğerini yaşarken kaybetmeyi neden kendi seçmiş? Sadreddin ile ilişkileri
o kadar soğuk ki ben acaba anneleri farklı mı diye düşünmeye başlamıştım ki Ayşegül’ün
evinde anneleri ve iki oğlan bir kız çocuğu olan fotoğrafı gördüğümde şüphelerimi rafa kaldırdım.