"İsyancılara ölüm!"
Kurt Seyit ve Şura: Bile Bile Lades
12 Aralık 2014
Senaryonun kurgulanmasında yapılan hatalar..
Ne demiştik? “Kötü bir senaryodan iyi bir film çıkarılamaz.”
Senaristlerin ısrarla anlamak istemediği bir şey var. Eğer yabancı bir filmi-diziyi dublajlı izlemiyorsanız, sadece karakter isimlerinin dilinize yabancı olması son derece eğreti duruyor. Misal, karşımızda bildiğin yağız Türk genci var ama adı Petro.. Senaryodaki ilk büyük boşluk işte bu. Kitap uyarlanırken, hikaye bizim kültürümüze daha yakın bir coğrafyaya çekilmeliydi.
İkinci büyük hata ise dizideki grupları daha en baştan, “Kızıllar!”, “Bolşevikler”, “Çar’ın adamları” gibi sözcüklerle tanımlamak oldu. Bu gibi tanımlar Total izleyicisinin ne olduğu hakkında neredeyse hiçbir fikri olmadığı kavramlar, ki kulaktan dolma bilgilerle fikri olanların büyük bir çoğunluğunun da daha beş dakika bile geçmeden “koministleri, anarşitleri mi izleyeceğiz!” dediğine sanırım hepimiz eminiz.
İşin asıl trajik yanı ise, bu kavramlar hakkında çok daha fazla bilgisi olan AB grubu izleyicisi genelde sol görüşlü insanlardan oluşuyor. Ve siz o insanlara “hain kızıllar!”, “alçaklar!” temalı bir sahneyi kesinlikle izletemezsiniz. Bugüne kadar Tv’lerde birçok dönem dizisi oynadı ki bunların neredeyse tamamı AB izleyicisine hitap ediyordu. Ve bunların tamamına yakınında hep sol perspektiften olaylar anlatıldı. Bunun bir tesadüf olduğunu düşünmüyorsunuz değil mi?
Yani dizi daha ilk bölümünde hem total izleyicisinden hem de ab izleyicinden bolca tepki görecek adımlar attı. Yetmedi hemen ardından gelen bölümlerde yaşanan senaryodaki ana çatışmalar sağlam bir temele oturtulamadı. Bir dizinin tutması için en önemli an ilk üç bölümdür, bugüne kadar 25. bölümünden sonra birden şaha kalkan dizilere pek rastlanmamıştır.