3 Ekim 2016, Pazartesi bir günlüğüne Seul’e gideceğimi ilk önce kaldığım otelin resepsiyonundaki arkadaş ile paylaştım. “Mümkün değil, 3 saat yol gideceksin. Sonra da geri döneceksin.” dedi. Tam o sırada bana bir gülme geldi. En son İstanbul’a gittiğimde sadece Boğaziçi Köprüsü’nde 45 dakika beklediğimi hatırladım. Neyse dedim içimden, bak nasıl da gidip döneceğim. ^^

Vakitlice Seul’de olmam için en geç 07:00-08:00 arası bir trene binmiş olmam lazımdı. Yani bu demektir ki 06:30’da Busan Tren İstasyonu’nda olmalıydım. Bu da demektir ki 06:00’da kaldığım yerden çıkmalıyım. Ve bu da demektir ki en geç 05:30’da uyanmalıydım. 05:00’te uyandım. Hazırlanıp çıktığımda güneş daha doğmamıştı. Alacakaranlıkta, tek başıma, güven içinde tren istasyonuna yürüdüm. (Yazar burada kendi ülkesinde yapamadıklarını yapmak isteyip yapamadıklarını anlatıyor.)

Busan İstasyonu’nu daha önce SBS’de yayınlanan Entertainer dizisinde görmüştüm. Karanlıkta, istasyonu seçmem çok zor olmadı.

Seul'cüğüm selam!

Bir aile şirketi... Hanjin Grup... Bana tezimde lazım olacak.

Hyun Bin! Dünya ahiret abim olsun! :)

Biletimi alır almaz trendeki yerime yerleştim. Sonra açtım Ranini.Tv’yi okuya okuya Seul’e kadar geldim. Seul’e vardığımda saat 10:30 civarındaydı. Seul’de asıl bulunma sebebime daha varken ben de Namdaemun sizin, Myeondong benim dolaşırken "sebeplerimi" gördüm: Seviyor Sevmiyor ekibi! Bir gece önce APAN ödüllerine damgasını vuran ekiple Kore sokaklarını altını üstüne getirdikten sonra herkes için dağılma zamanı geldi. (İlgili habere BURADAN ulaşabilirsiniz.) Herkes kendi memleketine: Onlar Türkiye’ye ben Busan’a! Yine KTX ile Busan’a vardım. Saat 24:00’e gelirken odaya girdiğimi hatırlıyorum. Bir ülkenin güneydoğusundan kuzeybatısına gidip gelebilmiş insan mutluluğu var üzerimde. Bana “Mümkün değil!” diyen arkadaşı da otele girerken görmedim. ^^

Bir şeyle atıştırdıktan sonra Busan One Asia Festival’in One Asia K-Pop Concert 3 Stages konserinde dinç olmak için uykuya daldım. Ama ertesi gün konserden önce gitmem gereken çok önemli bir yer vardı… Neresi mi? Anlatayorum…

 

Yazı devam ediyor…